Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


TAHIYYETÜ'L MESCİD NAMAZININ KILINIŞI


Mescidin selâmlanması, saygı gösterilmesi demek ise de esasında mescidlerin sahibi olan Allah’a saygı ve tâzim anlamını içerir. Camilere ya da mescidlere girince oturmadan önce iki rekat kılınan nafile namazdır.

Tahiyyetü’l-mescid namazının, camiye girildiğinde kılınması sünnettir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), söz konusu namazla ilgili olarak; “Sizden biriniz mescide girdiğinde oturmadan iki rek‘at namaz kılsın.” (Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 69) buyurmuştur.

Tahiyyetü’l-mescid namazı Hanefilere göre iki veya dört, Malikilere göre ise iki rekât kılınır. Şâfiîlere göre aslolan iki rekât olmakla birlikte Şafii ve Hanbeliler bu niyetle istendiği kadar namaz kılınabileceğini ifade etmişlerdir.

Hanefîler, nafile namaz kılmanın mekruh sayıldığı vakitlerde tahiyyetü’l-mescid namazının kılınamayacağı kanaatindedir. Şâfiîlere göre tahiyyetü’l-mescid mutlak değil sebebe bağlı nafile namazlardan olduğu için bu vakitlerde de kılınabilir (Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, I, 200).

Ezan okunduğu sırada mescide giren kimsenin bu namazı kılması Hanefîlere göre mekruh iken Şâfiîlere göre mekruh değildir. Ancak müezzin kâmet getirirken veya cemaatle namaza başlandığında mescide giren kişinin tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğu hususunda ise fakihler görüş birliği içindedir.

Hanefîler, Cuma namazında hatip minberde iken mescide giren kimsenin oturup hutbeyi dinlemesi gerektiğini ve tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğunu söylemiştir. Şâfiîlere göre ise uzatmamak ve iki rek‘atı geçirmemek şartıyla kılınmalıdır.

Mescide giren kişinin, meşguliyet veya kerâhet vaktinin girmesi gibi sebeplerle bu namazı kılamaması durumunda, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü va’llâhü ekber” demesi müstehaptır; bazı âlimler buna “ve lâ havle ve lâ kudrete illâ bi’llâhi’l-aliyyi’l-azîm” cümlesini de eklemiştir.

Hanefiler, herhangi bir namazı kılmak veya farz namazı cemaatle kılmak suretiyle de mescidin hakkının verileceğini, dolayısıyla en az iki rek‘at farz veya nafile namazı kılmak niyetiyle mescide giren kişinin kıldığı bu namazın, niyet etmese bile tahiyyetü’l-mescid yerine geçeceğini ve onun sevabını da kazanacağını belirtmişlerdir (Kâsânî, Bedâi’, I, 190-191).

Mescid-i Harâm’ın tahiyyesi Kâbe’yi tavaf etmektir; tavaf niyetiyleoraya giren hemen tavafa başlamalı, tavaf niyeti olmaksızın giren ise tahiyyetü’l-mescid namazı kılmalıdır.


Kur’an okunurken camiye giren bir kimse, “tahiyyetü’l-mescid” namazını kılabilir mi?

Kur’an okunurken kişinin zorunlu olmadıkça başka bir işle meşgul olmayıp Kur’an’ı dinlemesi gerekir. Nitekim, “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki; merhamet olunasınız.” (A’râf, 7/204) meâlindeki âyet-i kerimede mü’minlere, Kur’an okunurken onun dinlenilmesi emredilmektedir.

Ancak Kur’an dinlemek farz-ı kifâye olduğundan dinleyen birilerivarsa, tahiyyetü’l-mescid namazı kılmak caizdir (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, II, 268, 458-459).


 Öne Çıkanlar

 

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi