Bu rüyanın tabirine ve yorumuna bakıldığında; Rüyada gül topladığını görmek, hayır, iyilik, sevgi ve nimete delâlet eder. Rüyada çiçekler dölü bir bahçeden beyaz bir gül kopardığını görmek, takva sahibi bir kadını öpmeye delâlet eder. Kırmızı gül kopardığını görmek ise, oynak bir kadına alâmettir. Rüyada sarı bir gül kopardığını görmek, hasta bir kadın ile tâbir olunur.
Rüyada henüz açılmamış bir gül görmek, hamile olan kadının çocuğunun düşeceğine delâlet eder.
Nablusî demiştir ki: Rüyada gül görmek, şerefli olan bir kimseye veya çocuğa, yahut kayıp bir adamın gelmesine ya da kadına delâlet eder.
Bir kimsenin rüyada gülden başında bir taç olduğunu görmesi, eğer bekâr ise düşmanı olan bir kadınla evlenmeye delâlet eder.
Rüyada yere düşmüş gül görmek, dünyanın devam ve bekası olmayan zinetine delâlet eder. Bazı kere de, gül görmek, güzel bir isimle yâd edilmeye işarettir. Gül, ferahlık ve sevince de delâlet eder.
Rüyada, gülü kesilmiş ağacında görmek, üzüntü ve kedere işarettir. Bazı kere de, ağacıyla olan gül, çetin kavme, güç işlere ve zorluklara delâlet eder.
Yine gül rüyası, bir misafirin gelmesine veya bir mektubun ele ulaşmasına delâlet eder.
Rüyada gül topladığını görmek, sevinç, huzur, ferah ve selâmet alâmetidir.
RÜYALAR HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER
İslâm'a göre rüya üç çeşittir:
1. Salih rüya,
2. Şeytanî rüya,
3. İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.
Salih rüya, vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel, fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber (s.a.v.) bununla ilgili şöyle buyurur:
"Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür."
Şeytanî rüya, şeytanın, insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için, uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir."
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurur:
"Rüya üçdür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya."
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf (a.s)'ın rüyasıyla ilgili âyet ve yukarıda zikredilen hadisler, bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak "her rüya haktır ve her tabir de doğrudur" denilmez.
Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamber (asm)'in suretine giremezse de şabanın yirmi dokuzunda Peygamber (s.a.v.) herhangi bir kimsenin rüyasında "Yarın ramazanın birinci günüdür, oruç tutunuz." diye emretse, bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez. Ayrıntılar İçin Tıklayınız...
RÜYALAR İLE AMEL MESELESİ
Rüyalar ve ilhamlar, Rabbanî ve Rahmanî; şeytanî ve nefsanî olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler:
1. Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2. Rüya veya ilham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3. Rüya ve ilhamla elde edilen bilgiler, dinin bir emri gibi kabul edilmemeli; sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve ilhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve ilhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.