
RÜYADA BOSTAN GÖRMEK TABİRİ ANLAMI YORUMU
HAYROLSUN
Nablusî (rh.a.) demiştir ki: Rüyada bostan görmek, istiğfara, istiğfar da bostana delâlet eder. Rüyada bostanını suvardığını görmek, ehline yakınlığa işarettir.
Rüyada yaprakları kurumuş, dökülmüş ve sararmış bir bostana girdiğini görmek, üzüntü ve kedere alâmettir.
Yine denilmiştir ki: Rüyada bostan görmek kadına delâlet eder. Zira kadın da su ile sulanıp hamile olur ve çocuk doğurur. Rüyada görülen bostan kadın ile tâbir edildiğinde, o bostanın ağacı, kadının ailesi ve çocuğudur. Bostanın meyvesi de bu şekilde tâbir olunur.
Rüyada bilinmeyen bir bostan görmek, Kur'ân-ı Kerim'e delâlet eder. Çünkü Kur'ân-ı Kerim'i okuyanlar arasında onun hikmet meyveleri daima deyşirilip toplanmaktadır.
Bostanda nice çeşit meyveler ve çiçekler mevcutsa, Allah'ın kitabı Kur'ân'da da nice irfan incileri ve hikmet meyveleri mevcuttur. Kur'ân-ı Ke-rim'de olan müjde ve korkular bostanın tatlı ve ekşi meyveleri mesabesindedir. İnsanlardan kimi tatlı, kimi ekşi sever. Kur'ân-ı Kerim de kimine müjde, kimine azab haberleri ile doludur.
Bostan görmek, güzel cennetin nimetlerine de işarettir. Çünkü Araplar bostana "Cennet" ismi vermişlerdir.
Yine bostan görmek çarşıya, gelin-güveyi odasına, kendisinden istifade edilen mal ve mülke delâlet eder.
Bostanda görülen ağaç, o gelinin sofrasına, meyvesi de yiyeceklerine alâmettir.
Ibn-i Şîrîn (rh.a.) demiştir ki: Rüyada kendi bostanında ve birçok meyveli ağacın içinde bulunduğunu ve bu ağaçlardan meyve koparıp yediğini görmek, zengin bir kadınla evlenmeğe ve ondan faydalanmağa delâlet eder.
Rüyada bostanın toprağına tohum attığını görmek, bir çocuğu olacağına; bostanı bellemek de evliliğe alâmettir.
Kirmanî demiştir ki: Rüyada bostan görmek, mal, mülk ve servet sahibi bir adama delâlet eder. Rüyada bahar mevsiminde çimenler ve meyve ağaçları ile süslü bir bostanda olduğunu, fakat bir sel gelip bütün ağaçları söküp götürdüğünü görmek, o yerdeki devlet adamlarından birinin ölümüne işarettir.
Cafer-i Sâdık (r.a.) demiştir ki: Rüyada bostan görmek yedi vech ile tâbir olunur:
a) Zevce,
b) Evlât,
c) Geçim,
d) Mal,
e) Zenginlik,
f) Sevinç,
g) Hizmetçi...
Rüyada bostanında güzel kokulu bir şey bulduğunu görmek, güzel huylu bir evlâda; fena kokulu bir nesne görmek de, âsi ve kötü bir evlâda işarettir. Yine bostan içinde erik ağacı olduğunu görmek, ilim ve edep öğrenecek bir evlâda alâmettir.
Bir kimsenin rüyada bostan görmesi, zevceye, çocuğa, mala, iyi geçime, üzüntü ve kederden halâs olmağa delâlet eder. Yine bostan görmek, halktan, avam, havas, cahiller, âlimler, cömertler, cimriler ve herkes için camiye ve pazar yerine delâlet eder. Yine bostan rüyası, âbidler ve talebeler için, cami tekmilâtından olan medrese gibi ilim yuvalarına işarettir. Bostan, askerlerin toplanıp biriktiği devlet kışlasına da delâlet eder.
RÜYALAR HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER
İslâm'a göre rüya üç çeşittir:
1. Salih rüya,
2. Şeytanî rüya,
3. İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.
Salih rüya, vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel, fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber (s.a.v.) bununla ilgili şöyle buyurur:
"Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür."
Şeytanî rüya, şeytanın, insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için, uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir."
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurur:
"Rüya üçdür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya."
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf (a.s)'ın rüyasıyla ilgili âyet ve yukarıda zikredilen hadisler, bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak "her rüya haktır ve her tabir de doğrudur" denilmez.
Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamber (asm)'in suretine giremezse de şabanın yirmi dokuzunda Peygamber (s.a.v.) herhangi bir kimsenin rüyasında "Yarın ramazanın birinci günüdür, oruç tutunuz." diye emretse, bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez.
RÜYALAR İLE AMEL MESELESİ
Rüyalar ve ilhamlar, Rabbanî ve Rahmanî; şeytanî ve nefsanî olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler:
1. Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2. Rüya veya ilham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3. Rüya ve ilhamla elde edilen bilgiler, dinin bir emri gibi kabul edilmemeli; sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve ilhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve ilhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.
TÜM RÜYA TABİRLERİ İÇİN TIKLAYINIZ