Rüya, uyku hâlinde zihinde beliren düşünce ve olaylar demektir. Rüyanın yoruma bağlı olarak delil olabileceği konusu Kur'an'da da geçmektedir. İbrahim'in oğlu İsmâili'i rüyasında kurban ederken müşahede etmesi.(es-Saffât, 107)Yûsuf'un rüyasında onbir yıldızın kendisine secde ettiğini görmesi.(Yûsuf, 4)Sonunda;”Celle Celalühu ve amme nevalühu vela ilahe gayruhu”,Mısır melikinin gördüğü rüya,(Yûsuf,43)ile Hz. Peygamber(s.a.v)'in Mekke fethine dâir rüyası(el-Feth,27)ve bu rüyaların doğru çıktığı Kur’aıı’da anlatılmaktadır. Hz. Peygamber'in: "Müminin rüyası nübüvvetin kırkaltı cüz'ünden biridir.”(Buhârî, Tabir,26) buyurması, peygamberliğinin ilk altı ayındaki rüyalar gibi müminlerin gördükleri sâdık rüyaların hak olduğuna işarettir. Nübüvvet kapısının kapandığı, ama sâdık rüya kapısının açık olduğu şeklindeki hadisler,"(Müslim, Rüyâ, 7)rüyanın bir bilgi edinme yolu olabileceğine işaret etmektedir.
Allah-u Zülcelal’in en mükerrer yarattığı varlık insanoğludur. İnsanoğlu sadece etten kemikten meydana gelmiş bir canlı değildir. Onun bir de ruhu vardır, canı vardır. Bir ruh dünyası vardır. Bu imtihan dünyasında Allah’ın yarattığı bizim dışımızda birçok canlı, varlıklar vardır. Cinler, melekler, şeytanlar, hayvanat, nebatat, cemarat alemi vardır.
İnsanın, gönül dünyasını aydınlatan, hayatında bazen iz bırakan, Kur’an’da bize ibret dersleri sunan gördüğü rüyalar vardır. Bu rüyaların bir kısmı rahmanidir, bir kısmı nefsani ve bir kısmı da şeytanidir.
Kişinin yediğinden, içtiğinden, bulunduğu ortamdan tutun da karşılaştığı, şahit olduğu, yaşadığı olaylara kadar o insanın ruh dünyasında izleri ve etkileri olur. Bu rüya aleminde de bazen tezahür eder. Bazı rahmani rüyalar vardır, Rabbimiz’in Kur’an’da bahsettiği; Hz.Yusuf’un başından geçenler, İbrahim (a.s.)’ın başından geçenler, Peygamberimiz’in (s.a.v.) başından geçenler gibi bunların bir çoğunda ibret ve alınacak dersler vardır.
Bazı rüyalar vardır nefsanidir, şeytanidir. İbret dersleri orada da vardır ki bunlardan ders çıkarmalıyız. Rüyanın etkisi altında kalarak hayatı kendimize zindan etmemeliyiz.
Rüya yorumları vardır. Hz.Yusuf (a.s.) çok iyi bir rüya yorumcusudur. Sevgili Peygamberimiz de (s.a.v.) öyle. Gördüğü rüyalar bire bir çıkardı. Ama günümüzde bir çok şarlatan var. Bunu suistimal edenler var. Uçanlar, kaçanlar… Haşa ben Allah’ı gördüm diyenler, Allah’la konuştum diyenler, Peygamberimiz’e (s.a.v.) iftira edenler… Bunlara itibar edilmez. Görünen rüyalar yorumcusuna göre değişir. Allah’ın ve Resulü’nün şeriatına uymayan şeylere itibar edilmez.
Rüya herkese söylenmez. Çünkü rüyalarda sırlar da gizlidir. Kişinin manevi haliyle ilgili, dünya hayatıyla ilgili, aile hayatıyla ilgili, işiyle ilgili olabilir. Dolayısıyla bazı insanların keşfi açık olur, bazı insanlar sırra vakıf olur, aleyhine dönebilir, kötü kullanabilir, kıskanabilir, hasetlik yapabilir, zarar da vermek isteyebilir. Ama işin ehli, güvenilir, itibar edilir bir kişi yorumlarsa, sen de onu hayra yorumlarsan “Rabbi yesir vela tuassır, Rabbi temim bir hayr” der salat-u selam getirir; “Ya Rabbi hayırla neticelendir dersen inşallah hayır olur.
Efendimiz (s.a.v.) kötü bir rüya gördüğünüz zaman uyandığınızda sol tarafınıza euzu besmele çekip üç defa tükürün diyor. Çünkü kötü rüya şeytandandır. Rahmani rüyalarda ise kişinin ameli ile inancı ile yaşantısı ile ve düşünceleri ile bağlantıları vardır. Her halukarda bizim; hayatımız, düşüncelerimiz, icralarımız ehl-i sünnet vel cemaat itikadına uygun olursa, bazen bizim şer zannettiğimi hayır, bazen bu hayır dediğimiz şer olur.
Rüyalarla fazla amel edilmez. Şeriata uygun olursa onunla hareket edilir. İbret alınır, ders çıkarılır. Ona göre yorumlanır hareket edilir. Bunun dışında çoğu görülen rüyalar nefsanidir, şeytanidir. Bu tür rüyalara itibar edilmez.
"Güzel gören güzel düşünür,
Güzel düşünen güzel hülyalar görür,
Güzel hülyalar gören de hayatından lezzet alır."
İslâm'a göre rüya üç çeşittir:
1. Salih rüya,
2. Şeytanî rüya,
3. İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya.
Salih rüya, vaki olacak olan şeyleri vukuundan evvel, fıtrî istidad ile idrak etmekten ibarettir. Peygamber (s.a.v.) bununla ilgili şöyle buyurur:
"Müminlerin rüyası nübüvvetin kırk altı bölümünden bir bölümdür."
Şeytanî rüya, şeytanın, insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için, uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir."
İnsanın içinde yaşadığı olaylardan doğan rüya ise, insan bir şeyle meşgul olup onunla fazlasıyla ilgilendiği için hakkında rüya görür. Peygamber (s.a.v.) bir hadiste şöyle buyurur:
"Rüya üçtür. Allah tarafından olup müjde veren salih rüya, üzüntü verip şeytandan gelen rüya ve insanın kendi kendine bir şeyler söyleyip tasavvur ettiğinden meydana gelen rüya."
Yûsuf sûresinde zikredilen Hz. Yusuf (a.s)'ın rüyasıyla ilgili âyet ve yukarıda zikredilen hadisler, bunu ifade ediyorlar. Rüyaların içinde hak rüyalar vardır. Ancak "her rüya haktır ve her tabir de doğrudur" denilmez.
Rüyaya göre hareket ve rüyaya istinad etmek doğru değildir. Hatta fıkıh kitapları beyân ediyorlar: Şeytan her ne kadar Peygamber (asm)'in suretine giremezse de şabanın yirmi dokuzunda Peygamber (s.a.v.) herhangi bir kimsenin rüyasında "Yarın ramazanın birinci günüdür, oruç tutunuz." diye emretse, bu rüya ile amel edilmez. Çünkü rüya ilim olmadığı gibi zabt da edilmez.
(bk. Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar, II/300)
Rüya ve İlham ile Amel Etmenin Hükmü Nedir?
Rüyalar ve ilhamlar, Rabbanî ve Rahmanî; şeytanî ve nefsanî olabilirler. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir. İslam uleması bu konularda şu üç şartın yerine getirilmesi durumunda amel edilebileceğini, ama hiç kimseyi zorlamanın doğru olmadığını belirtirler:
1. Görülen rüya veya ilham, dinimizin emirlerinden birini kaldırıcı veya yasaklarından birini de helal edici cinsten, yani dine aykırı ve sünnete zıt olmayacak.
2. Rüya veya ilham güvenilir, herkesin itimat ettiği, Ebu Hanife, Şafii, İmamı Rabbani, İmamı Gazali gibi kişiler olmalıdır. Herkes o zatın yalan söylemeyeceği ve dinin esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayan birisi olduğunu kabul etmelidir.
3. Rüya ve ilhamla elde edilen bilgiler, dinin bir emri gibi kabul edilmemeli; sadece tavsiye edilebilir. Rüyalar ve ilhamlar birer ikazdır, irşattır. Bağlayıcı ve zorlayıcı olamaz. Bu rüya ve ilhama uyanlar ayıplanmayacağı gibi, uymayanlar da ayıplanmaz.