Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat

ÖRNEK KURBAN BAYRAMI HUTBESİ METNİ

Günün anlam ve önemi ile ilgili bir sure seçilir ve okunur.

    اِنَّآ اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ ﴿١﴾ فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ ﴿٢﴾ اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ ﴿٣﴾(Kevser suresi, 1-3)

Ardından cemaate aşağıdaki metinle hitap edilir.


Aziz Müslümanlar!

İmanlı gönülleri Allah’a yaklaştıran ve O’nun sayısız nimetlerine karşı bir şükür ifadesi olan ibadetlerden biri de kurban kesmektir.

Kurban; kelime olarak, yaklaşmak, yakın olmak demektir. Dini bir terim olarak ise; Allah’u-Zülcelale yaklaşmak ve O’nun rızasını kazanmak niyetiyle Kurban bayramı günlerinde (Eyyam-ı Nahr’da – Zilhicce ayının 10-11-12. günleri) kesilen hayvanın adıdır. Buna “Udhiye” denir. 

Kurban kesmek bir ibadettir. Malla yapılan bir fedakarlıktır. Bu fedakarlığı yapan Müslüman, Allah’ın rızasına ve ahiret saadetine kavuşur. Günahlardan arınır, sevaba erer.

Her hayvan kurban olmaz. Dinimiz hangi hayvanların kurban edileceğini ve hangi özellikleri taşıması gerektiğini de belirtmiş, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bunu aynen uygulamış, biz ümmetine örnek olmuştur.

Kurban edilecek hayvanlardan Koyun ve Keçi bir yaşını (veya besili gelişmiş 6 aylık), Sığır’ın 2 yaşını, Deve’nin de 5 yaşını doldurmuş olması, sağlıklı ve özürsüz olması gerekir.

Kurban kesmek, Zekat ve bayram namazları gibi hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Emredilişi, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir.

Kurban ferdi bir ibadet olduğu gibi, içtimai bir özellikte taşır.

Kesilen kurban etlerinden fakirlere verilmesi akraba, eş, dostlara ikram edilmesi, Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik duygularının gelişmesine sebep olur.

Zenginlerle fakirler arasında kurulan sevgi ve kardeşlik köprüleri, sosyal düzenin güçlenmesini sağlar. Böylece toplum huzur bulur, ahenge kavuşur.

Bu bakımdan Müslümanlar, ister kadın ister erkek dinen zenginlik ölçüsüne sahip olanlar, Allah’ın ve Resulullah (s.a.s.)’ın emirlerine uyarak Kurbanlarını kesmelidirler.

Birtakım inaç ve itakadı bozuk, düşünce yapısı hastalıklı, kendi şahsi görüşü veya batıl mezheplerin görüşünü söyleyip ehli sünnet inancına ters düşen kişilerin söz ve fiillerine göre değil, Kur’an-ı Mübin’in tercümanı Allah’u Zülcelal’in son elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.)’ın uygulamasına göre Müslüman hareket edecektir. Müslüman mensubu olduğu ehli sünnet mezhebine göre ibadetini, Kurbanının kesecektir.

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de:

اِنَّآ اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ ﴿١﴾ فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ ﴿٢﴾ اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ ﴿٣﴾  “(Habibim) şüphesiz biz sana Kevseri verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan (adı şanı ortadan kalkacak olan), şüphesiz sana kin besleyenlerdir.” (Kevser suresi, 1-4)

Bir hadisi şerifte: “O, cennette bir nehirdir. Rabbim onu bana va’detti. Onda pek çok hayır var. Suyu baldan tatlı, sütten beyaz, kardan soğuk, kaymaktan yumuşaktır. İki kenarı zeberceddir. Bardakları gümüştendir. Ondan içen bir daha susamaz” (Beyzavi, Medarik-Kur’an-ı Hakim ve Meali Kerim, H.Basri Çantay)

Müşriklerden Âs bin VailResulullah (s.a.v) ilk çocuğu Kasım’ın ölümünden dolayı Resulullaha (s.a.v) Ebter-Nesli kesilmiş demişti. Bu surenin sebebi Nuzulü budur. Asıl ebter, sana diyenin kendisi zürriyetsiz, şerefsiz ve namussuzdur. Sana gelince Habibim senin tertemiz neslin, şanu şerefin kıyamete kadar bakidir. Ahirette ise daha büyük şerefler tahsis edilecektir.

Hz. Enes (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste, Allah’ın Resulü (s.a.v) birgünmescidde Kevser suresini sonuna kadar okuduktan sonra şöyle buyurdular:

 اَتَدْرُونَ مَا الْكَوْثَرُ؟ قُلْنَا: اَللّٰهُ وَرَسُولُهُ اَعْلَمُ قَالَ: اِنَّهُ نَهْرُ وَعَدَنِيهِ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ كَثِيرٌ وَهُوَ حَوْضٌ تَرِدُ عَلَيْهِ اُمَّتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ اٰنِيَتَهُ عَدَدَ نُجُومُ السَّمَاءِ فَيَحْتَلِجُ الْعَبْدُ مِنْهُمْ فَاَقُولُ: رَبِّ اِنَّهُ اُمَّتِى فَيَقُولُ مَا تَدْرِى مَا اَحْدَثَ بَعْدَكَ.

“Biliyor musunuz, Kevser nedir?” Biz: - “Allah ve Resulü bilir.” dedik. Buyurdular ki: “- O bir nehirdir. Rabbim onu bana vaat etmiştir. O nehir üzerinde pek çok hayırlar vardır. O bir havuzdur da. Kıyamet gününde ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacaktır. Bu havuzdaki bardaklar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken, içlerinden bir kul çıkarılıp atılacaktır. Ben müdahale edip: “Ey Rabbim, O benim ümmetimdendir.” diyeceğim. Ancak, Cenâb-ı Hak: “Bu, senden sonra ne bid’atler işledi, senin haberin yok” diyecek.” (Kütübü Sitte, Hadis Ansiklopedisi, c. 3, sh. 300)

Ayeti kerime ve hadisi şeriflere dayanarak çokluk ifade eden Kevser hakkında İslam müfessirleri çeşitli açıklamalar yapmışlardır. 

Kevser, Resulullah (s.a.v)’a cennette verilen bir nehirdir (Baldan tatlı, sütten beyaz, tertemiz)

Kevser, bir havuzdur. Havuzun mahşerde, nehrin cennette olduğu da söylenmiştir.

Kevser, Resulullaha (s.a.v) verilen mübüvvet şerefidir. Bütün hayırlar onun içindir.

Kevser, Resulullaha (s.a.v) tabi olanların çokluğudur ki, Cennet halkının çoğunu Onun ümmeti teşkil edecektir.

Resulullahın (s.a.v) neslinin çokluğudur.

Bu surei celile, Mekke-iMükerremede, Resulullah (s.a.v)’ın erkek evladının vefatı üzerine, müşriklerden bazılarının “o epterdir” yani “nesli kesiktir” diye alay etmeleri üzerine nazil olmuş, Ayette; “Asıl nesli kesik olan sana kin tutandır” buyurulmuştur. (Kütübü Sitte, c. 3, sh. 301-302)

Surei Celilenin ikinci ayetinde:

فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ ﴿٢﴾“O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.” Buyurulmaktadır. Meşhur görüşe göre, buradaki “Namaz”dan maksat, bayram namazı, “Kesmek”tenmaksak ise, Kurban bayramı günlerinde kesilen kurbandır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v):

مَنْ وَجَدَ سَعَةً وَلَمْ يُضِحَّ فَلَا يَقْرَبَنَّ مُصَلَّانا.“Kim ki, kurban kesmeye gücü yeter de kesmezse, bizim namazgahımıza yaklaşmasın.”(İbnMace, KitabulEdahi, 2; TecridTerc. c. 12, sh. 33)

    ضَحَّى النَّبِىُّ بِكَبْشَتَيْنِ اَمْلَحَيْنِ اَقْرَنَيْنِ ذَبَحَهُمَا بِيَدِهِ وَسَمَّى وَكَبَّرَ.  “Peygamber (s.a.v) iki beyaz ve boynuzlu koç kurban etti. Onları kendi eliyle kesti, besmele çekti ve tekbir getirdi.” (Müslim ve Şerhi, c. 9. sh. 218, No: 17)

“Ey insanlar, hersene ev halkına kurban kesmek vaciptir.” (İbnMace, Edahi, 2; Tirmizi, edahi, 18)

Hz. Aişe (r.anha)’nın rivayet ettiği hadis’te: “Âdemoğlu Kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Allah’a yaklaşabilmiş değildir. Kanını akıttığı hayvan kıyamet günü boynuzları, çatal tırnakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce, Yüce Allah katında, yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz. (İ.Malik, Muvatta, Kur’an, 24; Tirmizi, Edahi, 7; İbnMace, Edahi, 3))

Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:

    مَا عَمِلَ اٰدَمِىٌّ مِنْ عَمَلِ يَوْمِ النَّحْرِ اَحَبَّ اِلَى اللّٰهِ مِنْ اِهْرَاقِ الدَّمِ اِنَّهَا لَتَأْتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقُرُونِهَا وَاَشْعَارِهَا وَاَظْلَافِهَا وَاِنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنَ اللّٰهِ بِمَكَانٍ قَبْلَ اَنْ يَقَعَ مِنَ الْاَرْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْسًا.

“Âdemoğulları Allah nezdinde, kurban gününde kurban kesmekten daha sevgili bir iş işlememiştir. O kurban kıyamet gününde boynuzları, postu ve tırnakları ile gelir. Kurban kanının Allah nezdinde büyük değeri vardır. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. (Öyle ise) gönüllerini kurban ile hoş edin (kurbanı temiz ve halis bir kalple Allah’a takdim edin).” (Tirmizi, Et Tac, c. 3, sh. 111)

Görülüyor ki, Cenab-ı Hak kurban kesmeyi emretmiş ve Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de bu emre uyarak bizzat kurban kesmiş ve bizim de kesmemizi istemiştir. Hadisi şerifteki: “Mescidimize yaklaşmasın” Kurban ibadetinin yerine getirilmesi hususunda fevkalade dikkat çekicidir.

Kurbanın emredilmiş olduğu hususunda İcma teşekkül etmiştir.

Öyleyse, şartlarını taşıyan her Müslüman, Cenab-ı Hakk’ın kendisine verdiği sayısız nimetlere şükür olarak ve yalnız Allah rızası için kurban kesecektir.

Asırlar boyu Müslümanlar, Arefe gününden başlayarak, Bayram günlerinde tekbirler getirerek, kurban keserek, yoksullara iyilik yaparak, ana-baba, akraba, eş, dost ve kabir ziyaretlerinde bulunarak yüce Mevlaya yakınlaşmanın ve rızasına ermenin yollarını aramaktadırlar.

Bayramlar, Dini şuur, millî birlik ve beraberliğin güçlenmesine, manevi değerlerin güçlenmesine, birlik, kardeşlik, sevgi, saygı duygularının kuvvetlenmesine, yardımlaşma ve dayanışmanın tesisine katkılar sağlarken, dargınlık, düşmanlık, çekişme tefrika ve ihtilafların giderilmesine, toplum bünyesinde açılan yaraların sarılmasına, akraba, komşu ve büyüklerin ziyaret edilmesine, fakir, yetim ve kimsesizlerin gözetilmesine, çocukların sevindirilip manevi havayı teneffüs etmelerine vesile olan müstesna günlerdir.

Kur’an-ı Mübinde, Hac suresi 37. ayette:

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَآؤُهَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٣٧﴾

“Onların (kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Lakin sizin takvanız Allah’a ulaşır. İşte kurbanlıkları bu şekilde sizin emrinize boyun eğdirdi ki, size doğru yolu gösterdiği için, Allah’ı tekbir getirerek yüceltiniz. Ey Resulüm, ihlasla güzel iş yapanlara (cenneti) müjdele.”

Yüce Mevlayı hoşnut kılabilmek için girişilen her ibadetin, samimiyet ve içtenlikle yapılması, gösteriş ve riyadan uzak tutulması büyük önem taşır.

Kurban ibadeti, Müslüman toplumların belirli simge ve şiarı sayıla gelen ibadetlerden biri olarak dini sosyal hayatımızda her zaman önemli bir yer alır.

Kurban, çocukluğumuzda ayrı, gençliğimizde ayrı, olgunluğumuzda ayrı anlamlar ifade eder.

Bir hayvanın kesilmesinin ötesinde, Allah’uZülcelale kurban sunmanın büyük bir manevi hazzı duyulmaktadır.

Müminler, kurban kesmekle Allah’uZülcelalin kendisine lütfedip bahşettiği sayısız nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmeye, güç yetirmenin ruh huzurunu yaşamakta fıtraten insan nefsinde bulunan aşırı mal ve dünyalık sevgisini frenlemekte, bencillik ve cimrilik duygusunu yenmektedir.

Bu günde, Müslümanların vazifesi, kalplerindeki iman ışığıyla maddede ve manada birliğe, kardeşliğe erebilmek için her türlü, perişanlıktan, çekişmeden, ayrılıktan kurtulmaya çalışmak olmalıdır.

Bayram; Kinimizi, hırsımızı, şeytanımızı kül olurcasına yakmalı, bizi birliğe, kardeşliğe erdirmelidir.

Bayram; Dargınlarımızı, bir daha darılmamasıya barıştırmalı, kırgınlık ve kızgınlıkları silmelidir.

Bayram; yalan, iftira, çekiştirme, itham, şüphe, küfür, düşmanlık, sahtekarlık duygularını atmalı, bizi karşılıklı sevgi, hürmet, şefkat, merhamet, yardımlaşma, ahlak ve faziletle birbirimize bağlamalıdır.

Bu bakımdan hazırlığımızı sadece belli bir güne tahsis etmek, Bayram geldi geçti diye namazlarımızı, niyazlarımızı da bitirmek, hatalı ve tehlikelidir.

Eğer ebedi bayramlara kavuşmak istiyorsanız onu hayatınız boyunca sırtınızda taşımak zorundasınız. Korkmayın, o eskimez, haşa, kirlenmez, ona herhangi bir leke sürülemez.

Bayram; Topyekün Müslüman milletimizi, madde de ve mana da, sevinç ve kederde, imanda ve ibadette samimi bir birliğe, beraberliğe ulaştırmalıdır. 


 Öne Çıkanlar

 

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi