Kudsi Hadis, Peygamber'in (s.a.v.) Rabbinden rivayet ettiği sözdür.
Allah Teala Şöyle Buyuruyor:
Ey insanlar! Dünya ibret almak için yaratılmış bir yerdir; güvenilecek bir yer değildir. O halde dünyaya itibar etmeyiniz; çünkü o geçicidir nimetleri yok olmağa mahkûmdur, hayatı da kesiktir. Öyle ise, size ölüm gelmeden önce iyi iş ve amellerle ölüme hazır olunuz. Sizden evvel gelip geçen babalarınız ve oğullarınız nerede? Bu, size bir ibret olarak da yeter, bir hisse olarak da yeter...
(Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur):
Ben cennetin kapısında durdum, cennete girenlerin çoğunun fakirler olduğunu gördüm; zenginler bekletilmişlerdi. Gerçekten dünya, cennette evi olmayanların evidir; ahirette malı bulunmayanların yeridir. Aklı olmayan dünya için pek çok rızık toplar; anlayışı olmayan da dünya malı ile ferahlanır. Ahirete sağlam imam olmayan dünyaya düşkün olur ve bilgisi bulunmayan da I onun zevklerini arar.
Kim geçici bir nimeti, kısa bir hayatı ve devamsız bir zevki severse, kendine zulmetmiş, Rabbisine isyan etmiş, ahiretini unutmuş, dünyası da onu aldatmıştır.
Ey insanoğlu! Çok kimseler vardır ki, dünyada onlara Allah Tealâ çok yüksek makamlar ve dereceler vermiştir; halbuki bu, ahirette azap çokluğu içindir. Ne kadar insan vardır ki, hakkında iyi sözler söylenir; halbuki o insan, kendine zulmetmiş, helake düşmüş kimsedir. Yani, insanlardan dünyada çok kimseler vardır ki, bunlar hakkında insanlar der ki, bu kimse dürüsttür, iyidir. Halbuki o adam, Rabbisine asidir, kendisine zulmetmiştir, kendisini helâk etmiştir. Ne kadar da helâke düşmüş kimse vardır ki, ben onun günahını örterim.
Zira ben günahları örten Allah’ım. Yani insanlardan çoğu işlediği günahları bildiğinden kendini helâkte görür; fakat ayıpları çok örtenin (Allah’ın) örtmesiyle helakten kurtulur.
Sıhhat ve afiyetinin devamına aldanan ne kadar insan vardır ki, günah kazanmaktadır, (farkında değildir) . Günah irtikâb edenler, kazandıkları o günah yüzünden muhakkak cezalandırılacaklardır.
Ey insanoğulları! Çalışmalarınızı benim için yapın ki, ben de size karşılık mükâfat vereyim. Benim için amel edin ki, size merhamet edeyim. Rızamı kazanmaya gayret edin ki, size sevap vereyim. Çünkü benim katımda, hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın gönlünde olmayan, meleklerin gönlünde olan nimetler vardır. (Yani: Allah katında bütün cennet nimetleri vardır, eşi ve benzeri olmayan Allah’ı görmek vardır. Bunu hiç bir göz görmemiş, hiç bir kulak işitmemiş ve hiç bir insanın kalbine de düşmemiştir. Allah’ın Peygamberi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’-den başkası onu dünyada görmemiştir.
Gerçekten benim katımda bitmez ve tükenmez nimetler vardır, benim hâzinelerim azalmaz. Ben, merhameti çok, bağışı ziyade olan ve tevbeleri kabul eden ikram sahibiyim. (Yani: Ben öyle bir Allah’ım ki, af dileyen günahkârların tevbesini, tevhid getirenin, teşbih edenin, zikir yapanın ve bitip tükenmeyen Allah’ın nimetlerine, cennetine, rahmetine, mağfiretine şükreden abidlerin tevbesini kabul ederim.)
Bir kudsî hadîste de (Cenabı Hak şöyle) buyurmuştur: Ben, kulumun bana olan zannı üzereyim ve beni anıp zikrettiği zaman, onunla beraberim.
HADİS-İ KUDSİ NEDİR?
Hadis-i Şerif, Peygamber (s.a.v.)'in sözüne, işine, taktirine ve bunların rivayetine denir.
Hadisler ya Peygamber'e nispet edilir ya da Allah'a nispet edilir. Peygamber'e nispet edilenlere "Hadis-i Nebevi", Allah'a nispet edilenlere "Hadis-i İlahi - Hadis-i Kudsi" denilir.
Yani Kudsi Hadis, Peygamber'in (s.a.v.) Rabbinden rivayet ettiği sözdür.
Vahy iki kısımdır:
1- Vahy-i Metlüvv, Okunmuş vahy. 2- Vahy-i Mervi, rivayet edilen vahy.
Metlüvv olan vahy, Kur'an-ı Kerim'dir. Mervi olan vahy da; Kudsi hadislerdir. Kudsi hadislerin sayısı yüzden çok olarak tespit edilmiştir.
