Koah o kadar yaygın bir hastalıktır ki Türkiye'de 4 milyon dünyada ise yaklaşık 400 milyon kişi Koah ile yaşıyor. 40 yaş üstünde her 4-5 kişiden birinin Koah tanısı var. Neredeyse ailesinde veya yakın çevresinde Koah olmayan biri yoktur. Koah'ta artan solunum sıkıntısı egzersiz kapasitesini azaltır. Yaşam kalitesini olumsuz etkiler hatta günlük ihtiyaçların karşılanmasını dahi engelleyebilir. Ayrıca Türkiye'de en sık 3. ölüm sebebidir. Özetle sadece ciddi sonuçları olan bir hastalık değil çok da sık görülen bir hastalık. Şunu da eklemek istiyorum. Yıllar süren hastalık süresi ve giderek artan hastalık şiddeti ile çok ciddi sağlık harcamalarına sebep olarak devletlerde büyük maddi kayıplara sebep oluyor. Kısacası Koah her açıdan önemli bir hastalıktır.
Koah kelimesini inceleyerek anlatmaya başlayalım. Koah kronik obstriktif akciğer hastalığının kısaltmasıdır. İlk kelime olan Kronik; süreğen, uzun süreli devam eden, hayat boyu pek düzelmeyen ve tedavi imkânları daha sınırlı olan gibi anlamlara gelir. Obstrüktif ise tıkanma veya daralma demek yani Koah; akciğerlerde tıkanmaya sebep olan süreğen ve düzelmeyen akciğer hastalığı demektir.
Koah aslında bir hava yolu hastalığıdır. Kısaca hava yolundan bahsedecek olursak. Bildiğimiz gibi her insan nefes alıp verir.alınan nefes öncelikle ağız veya burundan girer boğazı geçerek ana nefes borusuna ulaşır. Daha sonra giderek küçülen ve incelen nefes borularından ilerler ve alvelol denilen hava keseciklerine ilerler. İşte akciğerler içinde havanın geçtiği tüm bu yerlere hava yolu denir.
Koah'ta sadece hava yolunda harabiyet yoktur ayrıca akciğerlerin parankim dediğimiz hava yolunun dışında kalan kısımda da hasar olur. Başlangıçta bu etkilenme sadece akciğerle sınırlı iken ilerleyen zamanlarda tüm vücudu etkilemeye başlar. Bu yüzden Koah tanımının içinde akciğer geçmesine rağmen sistemik yani tüm organları etkileyen bir hastalık olarak kabul ediliyor.
Peki Koah neden oluşuyor. Akciğer için zararlı olabilecek maddeler uzun süreli solunursa Koah'a sebep olur. Solunan zararlı maddeler hava ile akciğerlere girer. Tabi ki zararlı maddeler ilk önce geçtiği yerlere hasar verirler. Geçtiği yerlerde akciğerde hava yolları ve sonrasında da alveol denilen hava kescikleridir. Bu zararlı maddeler eğer sürekli solunursa artık hava yolundaki ve alveollerdeki hücre ve maddelere çeşitli şekillerde hasar vermeye başlar. Oluşan hasar düzeltilemeyecek aşamaya gelirse bu hücre ve maddeleri öldürmeye başlar. Ne yazık ki akciğerler kendini iyi şekilde yenileyen bir organ değil. Bu nedenle ölen hücreler ve maddelerin yerleri boşalır. Normalde akciğerler her nefes alıp verme sırasında şişip tekrar eski haline dönerler. Bir balonla karşılaştırma yaparsak balona hava girdiğinde balon şişer ama içinden hava çıkınca tamamen söner kapanır. Ama akciğerler normal şartlarda asla tam kapanmaz yani sönmez. Çünkü kapanmasını engelleyen bir çok yapı ve madde vardır. Bu sayede nefes verme sırasında akciğerler kapanmadığı için nefes kolayca veririz. Erken kapanma olmaz içeride hava kalmaz. Koah'da bu yapılarda hasar gördüğü için akciğerlere hava girmesinde çok sıkıntı yoktur. Ancak hava çıkışında yani nefes vermede akciğerler kapanır yani havanın geçtiği hava yolları daralır veya tıkanır ve kişi özellikle nefes vermede zorluk yaşar. Bu duruma ayrıca zararlı maddelerin solunmasına bağlı artan balgam üretimine katkı sağlar. Zaten daralan hava yollarında bir de balgam birikir ve hava yolundaki darlığı iyice şiddetlenir. Kısaca hava yolunda darlığa iki şey sebep olur birincisi akciğer dokusundaki harabiyet ikincisi ise artan balgam üretimi.
Normalde akciğerlerde 200 milyon alveol yani hava keseciği bulunur ve yaklaşık 75 m2 alana sahiptir. Bu hava keseciklerinden oksijen kana geçer, kanda bulunan co2 ise hava keseciklerine yani akciğere geçer. Koah'da doku hasarına bağlı alveol yani hava keseciklerinin sayısı ve alanı zamanla azalır. Doku kaybının şiddetine göre sadece nefes darlığına sebep olabileceği gibi zamanla oksijen ve CO2 ninde transferlerinde bozukluk oluşmaya başlar. Oksijen artık yeterince alınamaz veya karbondioksit rahatça vücuttan atılamaz. Bu duruma da zaten solunum yetmezliği yada akciğer yetmezliği denir.
Zararlı maddeler solunursa deyip durduk. Bu zararlı maddeleri de konuşalım biraz. Akciğere zararlı maddelerin başında sigara geliyor. Koah'ın yüzde 80 den fazlasında sebep tek başına sigaradır. Daha az sıklıkla ise biyo yakıt denilen odun, kömür tezek tandır yakılması sonucu ve mesleksel toz maruziyeti sonucu oluşur. Tabi ki bunların sürekli ve uzun süreli solunuyor olması gerekir. Tabiki bunun için kesin bir sınır yok ancak yinede ne kadar çok zararlı madde solursak o kadar çok Koah olma ihtimalimiz artar.
Biraz önce değindiğim gibi akciğerler kendini çok iyi yenileyen bir organ değil. Akciğerde oluşan hasarlar pek iyileşmez. Bu nedenle solunan her zararlı duman akciğere hasar verir bu yüzden Koah olan birinde öncelikle mevcut akciğer kapasitesini korumak için akciğerlere daha fazla hasar vermemek gerekir. Yani öncelikli amacımız Koah'ın iyileştirilmesi değil hastalığın ilerlemesini engellemektir.
Sonuç olarak Koah sigara başta olmak üzere zararlı maddelerin solunması ile oluşur. Yani Koah olmak için ekstra çaba sarf etmek gerekiyor. Hiç bir şey yapmamak sık görülen ölümcül bir hastalık olan Koah'dan ve bir çok hastalıktan korunmak için yeterlidir.