Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat

KARATE DO DÖVÜŞ SANATININ TARİHİ

Doğu Asya insanları, ilginç bir anlayışla kültürlerini, tarihlerini, inançlarını, mücadele disiplinlerini ve yaşamı kavrayış biçimlerini kuşaktan kuşağa, söylem ve söylencelerle aktarmayı yeterli bulmuşlardır.

Öğretime ve manevi tefekküre ancak dinç bir beden ve zihinle ulaşılabileceği inancıyla bedeni güçlendirme egzersizleri ve ruhsal meditasyon çalışmalarını içselleştirmişlerdir.

Silahsız mücadele sanatları içerisinde, uzak mücadele sanatına verilen isim Karate-do sanatıdır. Sanat, güzel ile uğraşır ama göreceli bir kavramdır. Sanat anlayışına göre, kendi içinde tutarlı bir bütünlüğü taşıyan her şey estetik açıdan güzeldir. Yapılana; kişinin kendinden kattığı duygu ve ruhla canlılık kazandırması, günlük basit ve sıradan şeylerin üstüne çıkartması olarak tanımlanabilir.

Silahsız mücadele sanatları, Hindistan'ın kuzey doğusunda bulunan Nepal bölgesinde MS 450 yıllarında uygulanmaya başlamış, zamanla Doğu Asya'nın güney bölgelerinden devam ederek, bugünkü Japonya'nın bulunduğu Ryukyu Takımadaları'nın güneyinde yer Okinawa Adası'nda şekillenmiştir.

Silahsız mücadele sanatları, hayata geçirildiği her bölgede siyasi otoriteyle çatışma içinde olmuştur. O bakımdan protest bir yapısı vardır. Siyasi otoriteyle mücadele içerisinde olan yöre halkları, tarım için kullandıkları aletleri zamanla silahlı mücadele için de kullanmak için dizayn etmişlerdir. MS 450'li yıllarda başlayan bu mücadele sanatı, 17. yüzyıldan itibaren sınıflara ayrılmaya başlamış ve netice itibarıyla günümüzün şekillenmeleri ortaya çıkmıştır.

Bu dönemi kısa başlıklarla hatırlayacak olursak şu serencam karşımıza çıkmaktadır: Han Hanedanlığı (MÖ 206-MS 220) ile Tang Hanedanlığı (MS 618-907) dönemleri, Çin'in gelişme gösterdiği ve yazılı anıtların bulunduğu dönemdir. Daha sonra sırasıyla Jin (MS 961), Song (MS 1061) ve Yuan (MS 1345) hanedanlıklarını görüyoruz. Ming krallığı (MS 1368-1644), kaos ve çatışmaların ol dukça yoğun olduğu bir dönem olarak görülmektedir. Ancak Edo döneminde (1615-1868), Shogin Tokugawa'nın yönetimi ele alıp Japonya'yı birleştirmesi ile savaşçı becerilerin önemi azalmış ve Sa- murayların büyük çoğunluğu öğretmen, bürokrat ya da farklı sanat alanlarında yaşamlarını sürdürme zorunda kalmışlardır. Japon tarihine Meiji restorasyonu olarak geçen modernleşme sürecinin 1868'de başlamasıyla da feodal çağ sona ermiş ve Samuraylık sınıfı yasaklanarak tamamen ortadan kaldırılmıştır. Japonya'da iç birliğin sağlanması ve iç savaşların büyük ölçüde sonlanmasıyla savaşçı yöntemlere olan ilgi giderek azalmıştır. Yüzyıllar boyunca süren iç savaşlarda ölümcül birikimler edinen birçok Japon mücadele okulunun unutulma riski ortaya çıkınca savaş disiplini uzmanları, tüm savaşçı disiplinleri barışçı bir anlayışla yeniden değerlendirerek bu kültürün felsefi ve ruhsal yanının öne çıkartılması konusunda fikir birliği oluşturmuşlardır. Tüm savaşçı okullar, tarihin getirip önlerine bıraktığı bu değişim ve dönüşümü çaresizce kabullenerek birikimlerini insanların kişisel gelişimlerine hizmet edecek bir anlayışla yeniden şekillendirmişlerdir.

Teknik yapılanma ve şekillenmeler, 17. yüzyılın ilk yarısında Usta Tode Sakugawa ile başlamıştır. Yine 17. yüzyılın ilk yarısında Okinawa Adası'ndaki Tomari şehrinde Usta M. Koshokun ile ilk mücadele modellerini görmekteyiz. Daha sonra 18. yüzyılın ilk çeyreğinde Shurite şehrinde ise Usta M. Sokon ile diğer bir mücadele modelini görüyoruz. Yine 18. yüzyılın ikinci yarısında da Usta S. Arakagi ve akabinde Usta K. Higaonna tarafından Naha şehrinde bir diğer mücadele modeli başlıyor. Tomari ve Shuri şehirlerindeki mücadele modeli, günümüzde Shorin Ryu mücadele disiplini olarak uygulanmaktadır. Bu mücadele disiplini; Shotokan, Wado Ryu ve Shito Ryu stillerinin kata ve kumitelerinde görebiliyoruz. Naha şeh- rindeki çalışmalarda, mücadele modeli de Shorei Ryu olarak karşımıza çıkıyor. Bu mücadele disiplini, Goju Ryu resmî karate ekolünün kata ve kumitelerinde görülmektedir.

18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ankoh Itosu ve Ankoh Azato ustalarla tanışıyoruz. Okinawa'nın Shuri kasabasında yaşayan bu iki usta, modern karatenin kurulmasında ve yapılanmasında önemli çalışmalar yapmışlardır. Usta Ankoh Itosu ve Ankoh Azato kataların düzenlenmesinde, Usta Hanashiro ise yokusoku kumitelerin şekillenmesinde, Usta Yabu da selamlama ile dojo (kulüp) kuralları konularını disipline etmişlerdir.

Usta Ankoh Itosu, günümüzde farklı stiller olarak ortaya çıkan ekollerden Shotokan, Goju Ryu ve Shito Ryu kataların düzenlenmesinde önemli çalışmalar yapmıştır. Açık görüşlü olan A. Itosu öğrencilerinin başka hocalarla da çalışmalarını ve görgü ve bilgilerini arttırmalarını istemiştir. Diğer taraftan da Usta S. Arakagi ve akabinde Usta K. Higaonna ile başlayan disiplin Goju Ryu ağırlıklı olmak üzere, Shito Ryu ekolüne de katkıda bulunmuştur.

"Karate-do sanatında stil olmamalı" diyen Usta Gichin Funakoshi, Karate-do sanatının stillere ayrılmasına - ne yazık ki- engel olamamıştır.

Usta A. Itosu ve A. Azato'dan dersler alan G. Funakoshi teknik çalışmaların yanı sıra Karate-do sanatının felsefesi ile ilgilenmiş ve bugünkü modern Karate-do sanatının kurucusu olarak tarihe geçmiştir. Uzun bir dönem Okinawa'da yaşayan Usta G. Funakoshi, judo kurucusu Dr. Jigaro Kano desteğiyle Tokyo'ya gelmiş ve Kodokan Spor Merkez'inde halka açık ilk gösterisini yapmıştır. 1901 yılında Okinawa Adası'nda, milli eğitimde Usta A. Itosu ile başlayan Karate-do çalışmalarının Tokyo halkı ile tanışması ise epeyce geç bir tarihe rastlamaktadır. Tokyo'da bulunan ve Okinawalı öğrencilerin kaldığı Meisei Juku Yurdu'nda temizlik işçiliği karşılığı karate öğreten Usta G. Funakoshi bu binanın büyük Tokyo depreminde yıkılmasının ardından Okinawa'ya tekrar geri dönmüştür. (Meisei Juku Yurdu, Wado Ryu stilinin kurucusu H. Otsuka'nın Karate-DO sanatı ile tanıştığı ve Wado Ryu ekolünün temellerinin atıldığı yer olarak bilinmelidir.)


 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi