
KALABALIK İÇİNDE YALNIZLIK
Yalnızlık nedir ? Herkes bunu farklı yorumlayabilir. Kimsenin yanında olmaması, bir his ya da yaptığı eylemlerde destek görememesi bunlardan bazıları. İnsanlar tarih boyunca bir çok iletişim şekliyle, yaşam tarzıyla birlikte yaşamaya çalışmışlardır. Buna dikkat edin ? Birlikte yaşamak zordur. Yalnızlığı aşmak birlikte yaşamayı bilmekten geçiyor. “Her insanın bir dünyası vardır. Eğer sen onun dünyasına girebilirsen artık yalnız değilsinizdir.”
Dünya’da milyarlarca insan var. Dışarıya çıktığınızda herkesin bir yerlere gittiğini, bir şeyler için uğraştığını görürsünüz. Onlar kendi Dünya’larındadır. ve bu seni pek ilgilendirmez. Görsellikten başka . Bu tıpkı çeşitli sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerinde 100’lerce arkadaşı olup da onların paylaştıklarını izlemeye benzer. Aslında bunlar başlığımızın ana teması. Kalabalık içinde yalnızlık böyle bir şey. Herkesin içinde olup da onların Dünya’sını izlemek.
Daha fazla konuyu uzatmayacağım. Bu kadar teknolojik bir çağda, herkesin uzaktaki yakınlarını çok kolay görüp konuşabildiği, arkadaşlarını istediği zaman arayıp konuşabildiği bu çağda neden bu kadar yalnızız peki ? Basit birkaç madde:
- Beklentilerimiz çok fazla
- Alçak gönüllü değiliz
- Güvenemiyoruz kimseye
- Paylaşmayı sevmiyoruz
- Öz güvenimiz yok
Peki tüm bunlar varken nasıl yalnız hissetmeyelim kendimizi ? Etrafımızda bir sürü kişi var ve bu sebepler yüzünden bundan faydalanamıyoruz.
Madde madde ele alalım:
Beklentilerimiz çok fazla. Evet insanlardan çok şey bekleyebiliyoruz bazen. Bu etrafta gördüklerimizden, televizyonda görüp istediklerimizden kaynaklanabilir. Ama unutmayın hiçbir şey sizin Dünya’nız değil. Onları kendinize uyarlamaya çalıştıkça yalnız kalabilirsiniz. Öncelikle kim olduğunuzu, neleri sevdiğinizi ve neleri yapmamanız gerektiğini bilmeniz gerekir. Bu çerçevede isteklerinizi belirlerseniz rahat olursunuz ve kendinizi kasmazsınız.
Alçak gönüllü olamıyoruz. Herkesi iyi bekliyoruz, kaliteli ve seviyeli. Bir çok insanla karşılaşabiliriz. İsteklerimizi karşılamayan, hayal kırıklıkları ve aksini düşünenler. Bu tür insanlarla iletişim kurmak size olmanız gereken kişiliği oluşturur. Yani bu ne ya, ne diyor bu, neden benim gibi düşünmüyor diyerek aslında olmanız gereken şeyi size anlatıyor. Her şeyden bir pay çıkarmayı deneyin. İyi ya da kötü. Unutmayın kötü şeyler, iyi şeylerin değerini anlamamız için en iyi sebeptir.
Güvenemiyoruz kimseye. Herkes bizi kandıracak sanıyoruz, bizden faydalanacak… Maalesef o kadar teknolojik bir çağdayız ki makinelere iş yaptırmaktan birbirimize güvenemez hale geldik. Tabi tüm iletişim ve medya araçlarının bizi yanlış yönlendirmesinin de etkisi göz ardı edilemez. İnsanlara güvenmenin birkaç şartı vardır. Şans vermek en önemlisi. Zarf atmak ya da blöf yapmakla karıştırmayın sakın. Samimiyetinizle bir kez güvenin ve bunu ona hissettirin. Sonrası ona kalmış ve daha sonra size…
Paylaşmayı sevmiyoruz. Neden ki ? Aslında şu Facebook’ta her gün yüzlerce şey paylaşıyoruz ve birileri beğenince seviniyoruz. Burada bile bu kadar sevinirken normal hayatta neler yaşamayız. Öyle değil mi ? Bunu bilirsiniz. Az çok hepiniz bir şeyler paylaşmışınızdır. Peki bunu neden çoğaltmıyoruz. Normal hayatta beğenmezler mi sanıyorsunuz ? Hem de daha çok ve daha gerçekçi. İnsanlarla paylaşın, anlatın her şeyi. unutma ki az bilen az paylaşır. ondan da olmaktan korkar. her şeyi anlatan, paylaşan rahattır. çünkü çok şey biliyordur. paylaştıkça çoğalacağını ve anlattıklarının yerine daha iyi şeyler öğrenmesi gerektiğini bilir. bu yaşam tarzı insanı yasakçı yapmaz, kontrolcü yapar.
Öz güvenimiz yok. Toplumlara giremiyoruz. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yanlış anlaşılmaktan korkuyoruz. Ama bir yerden başlamalıyız. Her yer bir toplum. Aslında farkında olmadan sürekli bir toplum içindesin. Bunun farkına vardığınızda her yer size normal gelecektir. Bir yerlerden konuya girmeye çalışın. Doğru ya da yanlış. Sonuçta herkes dört dörtlük konuşmuyor ki siz hata yapmaktan korktun. Saygı çerçevesi içinde her türlü hata yapabilirsiniz. Zaten bu şekilde yanlışlarınızı da görmüş olursunuz. Bu size bir şey kaybettirmez aksine birçok şey kazandırır. Öz güveninizi ortaya çıkarır. Var olmayan bir şey değil bu. Aslında insanların bilmediği bir çok özelliği var. Önemli olan onları ortaya çıkarabilmek.
Kısaca ele aldığımız konular bunlar. Aslında bunlar bilinen şeyler. Ben her yazımda sizin bildiğiniz şeylerden bahsediyorum. Kendi hayal gücümün ürünleri değil hiçbiri. Biz bilinenleri yapmamaktan kaybediyoruz.
Her şey zamanında yapılmış işin aslı. Beni her yazımın temelini atalarımızın yaşam tarzlarından, örf ve adetlerimizden ve onların sözlerinden alırım. Diyebilirsiniz her şeyi buna bağlıyor diye. Evet bağlıyorum. Çünkü bu huzursuzlukların hepsi bunları unutmamızdan geçiyor.
Beklentilerimiz çok fazla dedim. Bir kuru ekmek ve soğan diyen bir nesilden gelmedik mi ?
Alçak gönüllü olamıyoruz dedim. Atalarımız senden de büyük Allah var dememiş mi ?
Güvenemiyoruz kimseye dedik ? Gel ne olursan ol yine gel. Dememiş mi Mevlana hazretleri. İnsanlara bir şans daha vermek, yine de güvenmek.
Paylaşmayı bilmiyoruz. Eskiden köylerde her şey ortak değil miymiş ? Pişen, yapılan her şey. Ya da “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen Peygamber efendimiz.
Öz güvenimiz yok dedik. Genç yaşlarında ülkeler fetih eden padişahlarını bilmiyor musun. Genç Osman, Fatih Sultan Mehmet ve daha birçok padişah. Senin ne eksiğin var. Atamız dememiş mi “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” bunu gençliğe söylememiş mi ?
İşin aslı geçmişinde sen sarıl geçmişine yaşat neslini. Gör bak ne kafir durdurabilir yalanlarıyla ne de Dünya güzellikleri seni ! (Y.E)