Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat

İNSANLARIN ARASINI DÜZELTMEK İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

"Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenler hariç, onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur..." (Nisâ, 4/114)

"...Uzlaşmak daha hayırlıdır..." (Nisâ, 4/128)

"…Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin…" (Enfâl, 8/1)

"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin." (Hucurât, 49/10)

Peygamberimiz (s.a.v.) Şöyle Buyurmuştur:

"Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: Güneşin doğduğu her gün, insanın her eklemi için, bir sadaka borcu vardır. İki kimse arasında doğrulukla hükmetmen sadakadır. Bineğine binmesi için bir kimseye yardım etmen yahut yükünü yüklemen sadakadır. Hoş söz, sadakadır. Namaza giderken atılan her adım, sadakadır. İnsanlara sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırman da sadakadır." (M2335 Müslim, Zekât, 56; B2989 Buhârî, Cihâd, 128)

"Ukbe b. Ebû Muayt’ın kızı Ümmü Gülsüm’ün (ra), Resûlullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir: İnsanların arasını bulmak için hayırlı haber eriştiren veya hayır söyleyen kimse yalancı sayılmaz." (B2692 Buhârî, Sulh, 2; M6633 Müslim, Birr, 101)

Müslim’in bir rivayetinde şöyle bir ilave nakledilmiştir: Ümmü Gülsüm, “Resûlullah’ın yalnız şu üç konuda yalana müsaade ettiğini işittim: Harpte, insanların arasını bulmada, kadının kocasına, kocanın da hanımına karşı (ailenin dirliği için) konuşmasında.” demiştir. (M6634 Müslim, Birr, 101)

"Hz. Âişe (ra) anlatıyor: Resûlullah bir gün kapının önünde kavga edenlerin yükselen seslerini işitti. Biri öbüründen borcunun bir kısmından vazgeçmesini ve kendisine hoşgörüyle muamele etmesini rica ediyordu. Diğeri:

–Vallahi yapmam, diye diretiyordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem çıktı ve:

–İyilik yapmayacağım diye Allah’a yemin eden hanginiz (öyle şey mi olur), diye sordu. Adam:

–Benim, yâ Resûlallah; o hâlde nasıl istiyorsa öyle olsun (borcunu nasıl ödeyebilecekse öyle ödesin), dedi." (B2705 Buhârî, Sulh, 13; M3983 Müslim, Müsâkât, 19)

"Ebu’l-Abbâs Sehl b. Sa’d es-Sâidî (ra) anlatıyor: Resûlullah (bir kere) Amr b. Avf oğulları arasında kavga çıktığını haber almıştı. Aralarını bulmak için bir grup kimseyle oraya gitti. Peygamber onları barıştırmakla meşgul iken (ikindi) namaz(ı) vakti geldi.

Bunun üzerine Bilâl, Ebû Bekir’e gelerek:

–Ey Ebû Bekir, Allah Resûlü onları barıştırmakla meşgul. Namaz vakti de geldi. İnsanlara namazı kıldırır mısın?, dedi. Hz. Ebû Bekir:

–Peki, istersen kılalım, cevabını verdi.

Bilâl ezan okudu, Ebû Bekir namaza başladı. Tekbir aldı ve cemaat de tekbir aldılar, Resûlullah da o sırada geldi, safları geçerek birinci safa vardı. Bunun üzerine cemaat el çırpmaya başladı. Ebû Bekir namaz kılarken, başını çevirip hiçbir tarafa bakmazdı. Cemaat el çırpmayı artırınca başını çevirip baktı ve Resûlullah’ı gördü. Resûlullah , yerinde durmasını işaret etti. Ebû Bekir (ra) ellerini kaldırıp Resûlullah’ın bu iltifatından dolayı Allah’a hamdü sena etti. Sonra safa girinceye kadar geriledi. Resûllullah öne geçti ve namazı kıldırdı. Namazdan çıkınca cemaate dönerek:

–Size ne oldu da, namazda bir şey görünce hemen el çırpmaya başladınız? El çırpmak kadınlara mahsustur. Namazda iken kim bir şeye dikkat çekmek isterse, sübhânâllâh desin. Çünkü tesbihi işiten kimse dönüp bakar, dedi (sonra Ebû Bekir’e (ra)):

–Ey Ebû Bekir, sana işaret ettiğim vakit, namazı kıldırmaya niye devam etmedin, diye sordu. Ebû Bekir (ra) de:

–Resûlullah’ın önünde durup namaz kıldırmak Ebû Kuhâfe’nin oğluna (yani bana) düşmez, cevabını verdi." (B1234 Buhârî, Sehv, 9; M949 Müslim, Salât, 102)


 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi