Dünya tarihinde görülmüş en uzun süreli hanedanlıklardan biri olan Osmanlı, dünya tarihi ve coğrafyasını şekillendirmiş, yetiştirdiği büyük komutan, devlet adamı, sanatçı ve bilim adamlarıyla emsalsiz bir başarıya imza atmıştır.
Osmanlı unutulmadı, unutulması da mümkün değil. Kurdukları imparatorluk, yüz yıldır paramparça olmuş durumda. Nice kitapların sayfalarına hükmeden alfabeleri yasaklandı, muhteşem tuğraları kitabelerden söküldü, bu devleti 600 yıl yöneten hanedan geri dönmemecesine yurt dışına sürüldü. Üstelik arkalarından lanetlenerek.
Bugünkü nesiller atalarının neler yaptığını bilip tanıdıkça kendilerinin neden onlar gibi olamadığını sorgulayacak ve daha iyisini yapmak için elinden gelenin daha fazlasını yapacaktır.
Bir avuç insanın dünya tarihini 600 yıl boyunca şekillendirecek bir cihan devletinin mimarları haline nasıl geldikleri ve bu düzeni dünyanın en zor coğrafyalarından birinde kurup asırlar boyu nasıl devam ettirdikleri her zaman araştırılıp ders çıkarılması gereken bir konu olacaktır.
2. MUSTAFA KISA HAYATI
İKİNCİ MUSTAFA KAÇINCI PADİŞAH?
DOĞUM TARİHİ, SALTANATI, ÖLÜMÜ
22. Osmanlı Padişahı
Babası: IV. Mehmed
Annesi: Emetullah Gülnûş Valide Sultan
Doğumu: İstanbul, 1664
Ölümü: İstanbul, 1704
Saltanatı: 1695-1704
IV. Mehmed'in Emetullah Gülnûş Sultan'dan doğan oğludur. Amcası II. Ahmed'in ölümü üzerine 31 yaşında tahta geçti. Osmanlı Devleti'ni yeniden diriltme ve askeri başarılarla tanıştırma sözü verdikten sonra gerçekten de iktidarının ilk 2 yılı çok başarılı geçti. Ordusunun başında sefere çıktı. Mezomorta ve Amcazade Hüseyin paşalar sayesinde denizlerde Venedik'e karşı başarılı seferler düzenlendi. Sakız adası geri alındı. Deli Petro liderliğindeki Ruslar Azak kalesine hücum ettiler. İlk seferinde püskürtülmekle birlikte, ikinci kuşatmada kale teslim olmak zorunda kaldı (1696). Ordusunun başında çıktığı 3. seferinde Zenta'dan Tisa suyunun doğu yakasına geçilirken kalan kuvvetleri Avusturyalıların baskınına uğradı ve Osmanlı ordusu feci bir yenilgi aldı. Rus, Polonya, Venedik ve Avusturya ittifakı karşısında daha fazla dayanamayan Osmanlı Devleti, Karlofça barış antlaşmasıyla (1699) Macaristan'ı Avusturya'ya, Mora'yı Venedik'e, Podolya'yı Polonya'ya bıraktı. Ertesi yıl İstanbul'da imzalanan antlaşmada Azak kalesi Ruslara bırakıldı. Böylece Karadeniz bir "Osmanlı gölü" olmaktan çıkıyor, Osmanlı Devleti'ni son demlerine kadar uğraştıracak olan kuzeydeki yeni rakibi Rus Çarlığı tarih sahnesindeki yerini alıyordu. Bu ağır barış anlaşmasından sonra II. Mustafa'nın dinamizmini büyük ölçüde kaybettiğini görüyoruz. 1703 yılında vuku bulan Edirne Vak'ası'nda İstanbul'dan yürüyen 'onbinler', Edirne'deki padişahı ve bütün yönetimi değiştirecek ve toplayacakları bir mecliste hangi şehzadenin padişah olacağına karar verecektir. Bunun üzerine II. Mustafa tahttan indirilmiş ve saraya getirilmiş, bir yıl sonra ölünce naaşı Yenicami yanındaki türbeye defnedilmiştir. Tahta çıktında zevk u safayı ve rahati kendisine haram ettiğini ilan eden II. Mustafa'nın yenilgilerden ve uzun süren savaşlardan sonra Feyzullah Efendi'nin etkisinde kalarak sarayına kapanmış ve çevreyle bağlantısını kesmiş olması Osmanlı Devleti açısından hakikaten bir talihsizlik olmuştur. Hattat, şair, ok ve cirit ustasıydı.