Dünya tarihinde görülmüş en uzun süreli hanedanlıklardan biri olan Osmanlı, dünya tarihi ve coğrafyasını şekillendirmiş, yetiştirdiği büyük komutan, devlet adamı, sanatçı ve bilim adamlarıyla emsalsiz bir başarıya imza atmıştır.
Osmanlı unutulmadı, unutulması da mümkün değil. Kurdukları imparatorluk, yüz yıldır paramparça olmuş durumda. Nice kitapların sayfalarına hükmeden alfabeleri yasaklandı, muhteşem tuğraları kitabelerden söküldü, bu devleti 600 yıl yöneten hanedan geri dönmemecesine yurt dışına sürüldü. Üstelik arkalarından lanetlenerek.
Bugünkü nesiller atalarının neler yaptığını bilip tanıdıkça kendilerinin neden onlar gibi olamadığını sorgulayacak ve daha iyisini yapmak için elinden gelenin daha fazlasını yapacaktır.
Bir avuç insanın dünya tarihini 600 yıl boyunca şekillendirecek bir cihan devletinin mimarları haline nasıl geldikleri ve bu düzeni dünyanın en zor coğrafyalarından birinde kurup asırlar boyu nasıl devam ettirdikleri her zaman araştırılıp ders çıkarılması gereken bir konu olacaktır.
2. ABDÜLHAMİD KISA HAYATI
İKİNCİ ABDÜLHAMİD KAÇINCI PADİŞAH?
DOĞUM TARİHİ, SALTANATI, ÖLÜMÜ
34. Osmanlı Padişahı
Babası: Sultan Abdülmecid
Annesi: Tirimüjgan Sultan
Doğumu: İstanbul, 1842
Ölümü: İstanbul, 1918
Saltanatı: 1876-1909
Abdülmecid'in Tirimüjgân Sultan'dan olan oğludur. 1876'da 34 yaşında tahta çıktığında kendisini iç ve dış sorunların ortasında buldu. İstanbul'da toplanan Tersane Konferansı sırasında Meşrutiyet ilan edildi. Seçimler yapıldı, Meclis-i Mebusan açıldı (1877). Arkasından kendisi istememesine rağmen Rusya'yla savaşa girildi ve "93 Harbi" diye bilinen bu savaşta Plevne ve Kars'ta başarılar göstermesine rağmen ağır bir yenilgiye uğranıldı. Mecburen Ayastefanos Antlaşması yapıldı. Bu arada Meclis-i Mebusan tatil edildi (1878). İstenilen yardıma İngiltere ancak Kıbrıs'ın üs olarak verilmesi karşılığında evet dedi. Çok ağır şartlar içeren antlaşmanın hafifletilmesi için Berlin Kongresi yapıldı. Bazı tavizler karşılığında şartlar hafifletildi ve Osmanlı Devleti Rumeli'deki bazı topraklarını geri aldı. Bunun üzerine II. Abdülhamid'in iktidarı eline alma girişimi başladı. Sistemi kendisine bağladı ve etkin bir kamu diplomasisi yürüterek büyük ölçüde ana topraklarını korumayı başardı. Mısır, Tunus, Bosna-Hersek gibi toprakların işgaline engel olamadıysa da, işgalciler devrini de onaylamadı. Barışçı bir dış politika izleyerek içeride yeniden yapılanmayı başlattı. Demiryolu ve karayolu, sağlık tesisleri, okullar ve üniversite onun zamanında açıldı. Çeşitli şehirlerde kışlalar, Çanakkale'de tabyalar yaptırarak, silah satın alarak, askeri eğitimi Prusya tarzında yeniden yapılandırarak savunmayı güçlendirdi. Diplomasiye ağırlık verdi. Devletin nihayetinde Müslüman teb'aya dayanacağını göz önünde tutarak yatırımlarını onlara yönlendirdi. Ermenistan devleti kurulması için yapılan baskılara karşı çıktı ve Siyonistlerin Filistin'i ele geçirme çabalarına engel oldu. Nihayet İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Manastır'da başlattığı ayaklanma sonunda Meşrutiyeti ilan etti ve Meclisi yeniden açtı. Bir yıl sonra vuku bulan 31 Mart isyanı sonunda tahttan indirildi ve önce Selanik'te, sonra da Beylerbeyi Sarayı'nda 10 yıla yakın mahpus yaşadı. Vefat ettiğinde II. Mahmud'un türbesine defnedildi.