Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


HZ.SÜLEYMAN'IN İSTEĞİ


Bir defasında Süleyman (a.s.) ashabına ve yâranına dedi ki:

- Canım öyle bir gün ister ki, o günü bana hiç gam, hiçbir tasa gelmesin…

Vezirleri ve yâranları dediler ki:

- Yarından sonraki gün, böyle bir gün olsun.

Ertesi gün oldu. Bütün kapıları kapattılar. Süleyman (a.s.) da asasını alarak köyüne çıktı. Orada bir müddet gürültüden patırtıdan ve telaştan azâde olarak dinlenmek istedi. Fakat bu sırada, beyaz elbiseler giyinmiş birinin köşkün bir köşesinden çıkıp geldiğini gördü. Tanımadığı bu şahıs kendisine:

- Selamınaleyküm ey Allah’ın Nebisi! dedi.

Süleyman (a.s.)’da:

- Ve aleykümselam ey yiğit! diyerek selamını aldı ve sordu:

- Kimsin sen ey yiğit?

- Ey Allah’ın Nebisi, ben o kimseyim ki kapıcılar bana mani olamazlar. Beylerden, sultanlardan korkmam. Benim girdiğim saraylar, köşkler, evler… Hep sahipsiz kalır. Benim girdiğim evlerde izzet ve ikram ile beslenen nazik tenler hemen kara toprağın altını boylar, toprak olur…

Süleyman (a.s.) gelen bu misafiri tanımıştı. Dedi ki:

- Ey Azrail! Ruhumu kabzetmeye mi geldin, yoksa ziyarete mi?

- Ruhunu kabzetmeye geldim.

Fakat Süleyman (a.s.) sitem etti:

- Ey Azrail! Bugün için, şöyle gamsız tasasız bir gün geçireyim dedim. Buraya çekildim, oturdum…

Azrail dedi ki:

- Ey Süleyman, senin istediğin o gün, dünya günlerinin içinde yoktur. Olmadık bir gün istemişsin. Allah’ın kazasına razı ol…

Bunları söyleyen Azrail, hemen o anda Süleyman (a.s.)’ın ruhunu kabzetti. Süleyman (a.s.) o sırada asasına dayanmaktaydı. Ruhu çıktığı halde beneni öylece kaldı.

Niceler benim dedi ve gitti.

Birisi kalmadı, sözünü isbat etti.

Toprak içinde zerre zerre yatır,

Muntazırlar ne vakit ola Arasat…

Ey aziz kardeşim imdi eğer gözün varsa bak gör ki senden önce bu dünyaya gelip gidenlerin halleri nasihat olarak sana yeter…


 Öne Çıkanlar

 

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi