Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


HER ŞEYE RAĞMEN İYİ OLMA


Yine bir doğum ve bir çocuk. Ne kadar temiz değil mi ? Her şeyden uzak. Yalanlardan, aldatmadan, hırstan, nefretten… O yüzden herkes sevmez mi o çocuğu, ne gelebilir ki ondan. Ne yalan söyleyebilir, ne seni aldatabilir ne de sevgini suistimal edebilir. 

Allah öyle yaratıyor. Her seferinde bize olmamız gereken şeyi hatırlatıyor. Ben sizi tertemiz yarattım, gelirken de böyle bekliyorum diyor. Korkmayın dini nasihat çekmeyeceğim. Korkuyoruz değil mi ? Biri bizi bu konuda uyaracak diye. Bende korkuyorum ne yalan söyleyeyim. Aslında korku değil, soğukluk. Soğumuşuz her şeyden. İnsanlıktan, yardımlaşmadan, hoşgörüden ve en üzücüsü dinimizden. Hep yanlış anlatımlarla, farklı yorumlarla ondan da soğuttular. Bizi kendileri gibi yaptılar nihayet. Her seferinde çağ atladığımızı düşündükçe biraz daha onlar gibi olduk.

Alman usulü oldu herkes kendi ödedi, İngiliz usulü oldu kendimizi düşündük, Amerikan usulü oldu herkesi sömürdük. Peki ya bunları kime yaptık ? Kendimize. Hep kaçırılan ayrıntı. Her konuda ilerledik, nefsimiz ama biz değil. Hep onun açısından baktık olaylara. Yarın bir gün döner gelir demedik, o anı kurtardık.

Ne hoşgörülü bir millettik ama her şeye rağmen iyi olamadık. İyi olmanın kerizlik olduğu anlatıldı bize, enjekte edildi. Ama her şeyin döneceği gibi iyiliğin de iyi olmanın da döneceğini unutmamalıyız. Hatta ne dönüş. Sen tüm benliğinle savurursun sevgini o döner  en kötü anında sarılır boynuna.

Bize iyi terimlerin anlamlarını unutturdular. İyiliğin karşılıksız asla yapılmayacağını mutlaka karşılığını beklemeyi ve hatta istemeyi. Öyle mi peki ? Sağ elin yaptığını sol elin unutması değil mi iyilik. İlerde sıkıştığında alnın ak yaradandan yardım istemek. Birisi seni kandırdığında, aslında bunu karşılık için bir fırsat olarak görmek değil, iyi olma konusunda büyük bir fırsat olarak algılamak. Ya da birisi sana yalan söylediğinde seni kandırdığını düşünmek yerine, hangi konuda rahatlatamamış olduğunu düşünmek…

Her şeye rağmen iyi olmak. Empati kurmak en önemlisi kendimizi karşı tarafın yerine koymak. Bu şekilde yaşamak en büyük iyilik. Tabi önce karşı tarafın yerine koyacağın senin her şeyden arınmış olması çok önemli. Kinden, hırstan, nefretten. İşte ilk doğdun anını, içindeki çocuğu koyacaksın. Geçen bir amca geldi bir şeyler anlatıyor bana. Kızıyormuş gibi geldi başta. Ama normal bir insana uyarlasak gayet mantıklı şeyler söylüyor. Durdum bir an amcanın gençliğini düşündüm. Kendimi yerine koydum. Yarın bende öyle olacaktım. Bu kaçınılmaz. İlerde sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davranmalı. Başka bir gün bir teyze benden yardım istiyor. Gençken her şeyi kendimiz yapabildiğimiz için belki uzak bize. Ya ilerisi ? 

İşte yalnız hissetmemizin sebeplerinden biri. İyi olamama. İşimiz, kariyerimiz, hayallerimiz hep ön planda. Hep kendi dünyamızdayız. Kendi dünyamızı döndürmekle meşgulüz. Ama bizim etrafımızda dönen ve etrafında döndüğümüz dünyalarda var. Bu tıpkı birbirlerinin çekim gücü ile dönen gezegenler ve uyduları gibi. Her şey iç içe ve birbirine bağlı. Birisinin çekim alanı yok olsa diğer gezegen uzayın boşluğunda kaybolur gider. 

Kimseyi bu bağdan uzak tutmayalım. Her şeye rağmen iyi olmayı becerelim. Yardımı ve hoşgörüyü kumbara gibi düşünelim biriktirelim sürekli. Daha fazla atmaya çalışalım. İlerde bunlara muhtaç olduğumuzda ya da bu duygulara muhtaç gençlere açacağımız bir birikim neden olmasın ?

 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi