
HADİS İMAMLARI KİMLERDİR?
KÜTÜB-İ SİTTE YAZARLARI, KÜTÜB-İ TİS'A (MÜELLİFLERİ)
İMAM-I BUHARİ KİMDİR?
Hz. Muhammed’in (s.a.v) vefatından 178 yıl sonra dünyaya gelen Buharî, hadisleri halk içinden duyduğu ve kendi araştırmaları ile toplamıştır. Oluşturduğu hadis eserleri sayesinde İslam içerisinde Kur’an-ı Kerim’in yanında, hadis düsturunu (kuralını, kaidesini) oluşturan kişi olarak bilinir. Buharî’nin kendi ifadesine göre hadis bilgisi aldığı hocalarının sayısı binden fazladır. Hadis yazdığı şeyhlerine ait senetleri de bildiğini, senedi zayıf rivayetlere itibar etmediğini belirtmiştir.
Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ne kadar önemli ve değerli ise, en az onun kadar Peygamber (aleyhisselatu vesselam) sözü olan hadisler de, öneme ve değere sahiptir. Allah Teâlâ ve Rasulü bir işte hükmünü belirttikten sonra, müminlere o hükme uymanın dışında bir davranışın düşmeyeceğini öğretir ilahi kelam bize. Rasul Muhammed Mustafa’nın söz, fiil ve takrirlerinden oluşan hadisler, Kerim Kitabımız Kur’an’dan sonra ikinci ve vazgeçilmez dayanağımız olma özelliği taşımaktadır.
İslâm dininin iki ana kaynağı vardır. Birincisi; kitapların en güzeli olan Allah (c.c.)’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim, ikincisi; yolların en güzeli, en pakı olan Rasûlullah (s.a.v.)’in yolu, sünnet-i seniyyesidir. Dinimizin ikinci temel unsuru olan Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetinin, hadislerinin asırlar boyunca dillerde dolaşmasını sağlayan; hayat-ı insaniyeyi aydınlatan bu güzel nuru hiç sönmeden kıyamete kadar muhafaza eden Rabbu’l-âlemindir. Allah (c.c.), Rasûlü’nün hadislerini sahih yollarla sonraki nesillere ulaştırmaları için ümmet içerisinden bazı zatları seçip onları üstün meziyetlerle donatmıştır. İşte bu zatların en önde geleni, muhaddislerin incisi İmam Buhârî Hazretleri’dir. Hadis ilmine derinlemesine ehemmiyet veren ilk dönem Müslüman âlimlerimiz, büyük çaba ve titizlik göstererek bu Peygamber (s.a.v) sözlerinin bize kadar sağlam ve sağlıklı bir şekilde ulaşmasının gayretini vermişlerdir. Tarihimizde kendisini bu yola adayan pek çok muhaddis âlimimiz olmuştur. İçlerinden en meşhuru, “sahih hadis” usulünü belirleyen, geliştiren ve bu usul çerçevesince hadisleri tasnif eden İmam Buharî (rahmetullahi aleyh)’dir. Elimizdeki mevcut kaynaklarda geçen hadis-i şeriflerin çoğunluğunda onun büyük emeği, el emeği göz nuru vardır.
İMAM-I TİRMİZİ KİMDİR?
Abbasi Devleti zamanında,821 (H.206) senesinde Nişabur’da doğdu. Babası Haccâc da hadîs rivayet eden büyük âlimlerdendi. Kendisinin, bezzâz olduğu yani bugünün tâbiriyle manifaturacılık yaptığı kaynaklarda belirtilir.
Buhara’nın güneyinde, Ceyhun nehri kıyısındaki bu yerleşim yeri dönemin önemli ilim merkezlerinden biriydi. Hafızlık eğitimini ve temel dinî tahsilini ailesinin yanında tamamlayan Tirmizi, 840’lı yılların sonunda kelimenin tam manasıyla kendini hadis ilmine adamıştır. Sadece doğduğu coğrafyayla yetinmemiş, o çağlarda İslam dünyasında hızla yaygınlaşan ilim yolculuklarına çıkmış, âlimleriyle meşhur Önce Tirmiz’de, daha sonra Horasan, Irak ve Hicaz bölgelerinde, İmam Buhârî, İmam Müslim ve Ebû Dâvûd gibi zamanın en önemli âlimlerinden ders almıştır.Sonradan gözlerini kaybetmesine rağmen hizmet etmekten talebe yetiştirmekten geri kalmamış son nefesine kadar İslama hizmet aşkıyla yaşamıştır.Gözlerinin görmemesine karşın müthiş derecede güçlü bir hafızaya sahipti. Bu yüzden “Hafızu'l-Meşhur” lakabıyla bilinirdi.
Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşanlara özgü olan "Hafız" ünvanına sahip ender kişilerdendir.
Tirmizî 13 Receb 279’da (9 Ekim 892) Tirmiz’e bağlı Buğ köyünde vefat etti; onun Tirmiz şehrinde vefat ettiği de ileri sürülmüştür.

İMAM-I MÜSLİM KİMDİR?
9. yüzyılda Abbasi Devleti zamanında, yaşamış, İslam literatüründeki altı meşhur hadis kitabından ikincisi olan Camiu’s Sahih veya bilinen adıyla Sahih-i Müslim’in müellifi, büyük İslam hadis âlimi.
Abbasi Devleti zamanında,821 (H.206) senesinde Nişabur’da doğdu. Babası Haccâc da hadîs rivayet eden büyük âlimlerdendi. Kendisinin, bezzâz olduğu yani bugünün tâbiriyle manifaturacılık yaptığı kaynaklarda belirtilir.
İlk eğitimini, Bir eğitimci olan babasından almış,çevredeki diğer âlimlerden faydalanmış, on iki yaşında hadis öğrenmeye başlamıştır. İmam Müslim, İmam Buhârî’nin talebesidir. Zamanının büyük hadis âlimlerinden hadis-i şerif dinlemek ve öğrenmek için, Hicâz, Irak, Şam ve Mısır’ı dolaşmış, Yahyâ bin Yahyâ en-Nişaburi, Ahmed bin Hanbel, Kuteybe bin Sa’id, Ebu Bekr bin Ebi Şeybe, Osman bin Ebi Şeybe, imam-ı Şafii hazretlerinin talebelerinden Harmele bin Yahyâ gibi büyük âlimlerden hadis-i şerif dinleyip, rivayette bulunmuştur.
Hadis-i şerif öğrenmek ve öğretmek için pek çok seyahat yapan İmam-ı Müslim hazretleri, ömrünün son yıllarını Nişabur’da geçirmiş, orada hadis-i şerif dersi vermiş ve ticaretle meşgul olmuştur.
İmamı Müslim Sahihinde hadisleri fıkhın ilgili kısımları ile sıkı bir bağ oluşturup sıralamıştır. Muhtelif hadisler ayrı başlıklar altında toplanmıştır. Hadisleri rivayet edenlerin her birini sırasıyla ve isimleri anılarak Peygamber Efendimizden nakledilen hadislerinin nakilcilerinin gösterilmesi olarak bilinen isnatlara çok dikkat etmiştir. Böylece hadis nakli ve kendilerine dayandırılan isimler üzerinde titizlikle durmuş ve büyük önem vermiştir.
İmam Müslim yaşadığı devrin en başta gelen hadîs âlimlerinden biridir. Şüphesiz bunda Buhârî, Ahmed İbnu Hanbel, İshâk İbnu Râhuye gibi meşhur muhaddîslere talebelik yapmış olmasının büyük payı vardı.
Ömrünün son yıllarında Nişabur’a döndü. Müslim b. Haccâc 25 Receb 261’de (5 Mayıs 875) Nîşâbur’da 57 yaşında vefat etmiştir. Şehrin dışındaki Nasrâbâd Kabristanı’na defnedildi. Bugünde Kabrinin ziyaretgâh olduğu belirtilmektedir.
İMAM-I NESAİ KİMDİR?
Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Şuayb b. Alî en-Nesâî (r.a)Hazretleri,Kütüb-i Sitte’den biri olan es-Sünen’in müellifi.
Künyesi Ebu Abdurrahman; ismi, Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinân bin Bahr bin Dinar’dır. İmam-ı Nesai diye meşhurdur. Aslen Horasan’ın Nesa şehrindendir. 830 (H. 214) yılında orada doğdu. 915 (H.303)te Filistin’in Remle şehrinde vefat etti. Mekke’de vefat ettiği veya Hariciler tarafından şehit edildiği de bildirilmektedir. Hadis ilminde imamdı, yani üç yüz binden fazla hadis-i şerifi ravileriyle birlikte ezbere bilirdi. Yazdığı Süneni Sagir’i, Kütüb-i Sitte adı verilen altı büyük hadis kitabından biridir.
Nesâi'nin asrı büyük muhaddislerin var olduğu ve Hadis öğrenmek için uzun seyahatlerin yapıldığı bir dönemdir. Nesâî de bu seyahatlere katıldı. Büyük muhaddislerden ilim aldı, ilim verdi. İstişarelerde bulundu. İlmi ve fazileti ile tanındı. Hadisteki yetkisiyle şöhret buldu. Hadis öğrenme ve öğretme yolunda yaptığı yolculuklar, ölümüne kadar kesintisiz devam etti. Parmakla gösterilir hale geldi. Yerine göre bir öğrenci, yerine göre Allah yolunda gazaya çıkmış bir mücahid, yerine göre mücahidlerin öğretmenliğini yaptı. İlim tahsiline Horasan’da başlayan İmam-ı Nesai; Küçük yaşta Kur’an’ı ezberledi.
İmam Nesai heybetli yapılı, güzel ve nurlu yüzlü, sıhhatli bir şahıstı. Cihada iştiraki severdi. Savm-ı Davûd’a devam ederdi. Gece ibadetinden, teheccüdden hiç geri kalmazdı. Humus’ta yaptığı kadılıktan herkes hoşnut kalmıştı.
Ömrünün son zamanlarını Mısır’da, Hadis ve ilim öğreterek geçirmişti. Hacc için oradan çıktı. Şam’a uğradı. Şam Ümeyye Camiinde münazaralara katıldı. Kendisine Ümeyye hanedanı ile ilgili sorular soruldu. İmam Dârakutni’nin ifadesine göre, orada rahatsızlandı. Kendisini deve sırtında Hicâz toprağına yetiştirmelerini istedi. İsteğini yerine getirdiler. 303 (915-916) yılının Şa’ban ayında Mekke’de vefat etti ve Safa ile Merve arasına gömüldü.
İmam Nesâî bereketli bir ömrün ardından Hicrî 303 Şaban ayının on üçüncü pazartesi günü dünyadan göçmüştür.
İMAM-I EBU DAVUD KİMDİR?
Kütüb-i Sitte adı verilen büyük hadis kitaplarının Buhâri ve Müslim’den sonra gelen Sünen’in müellifi olan büyük muhaddis. “İmam”, “Şeyhu’s-Sünne”, “Mukaddemu’l-Huffâz” ve “Muhaddisu’l-Basra” gibi ünvanlara sahip olan âlim veli.
Tam adı, Ebû Dâvûd Süleyman b. El-Eş'as b. İshak b. Beşir b. Şeddad b. Amr b. İmrân el-Ezdı es-Sicistânı'dir. Büyük dedelerinden İmrân, Sıffin'de Hz. Ali(r.a)nin yanında şehid düşmüştür. Oğlu Ebû Bekr Abdullah da meşhur bir muhaddistir.
H.202.M.817 yılında Afganistan yakınlarındaki bir bölge olan Sicistan’da doğdu. M.889 -H.275’de Basra’da vefat etti.
Ebû Dâvûd hadis ilminde taklide karşı olmuş, tahkike yönelmiştir. İslâm dünyasında yüzyıllarca okutulan "Kitâbü's-Sünen" onun araştırmacılığına, münekkidliğine (tenkidçiliğine) en güzel örnektir. Kitâbü's-Sünen, hadis ilimlerinde en çok sözü edilen Kütüb-i Sitte'nin üçüncüsüdür. Tirmizî ve Nesâî onun talebeleri arasında yer alır.
Ulema, Ebû Dâvûd ‘u birçok yönüyle övmüş, takdir etmiştir. Hadîs bilgisi, hıfzı, anlayışı, fıkıh bilgisi, verâ ve dindarlığı, ilminde itkânı ayrı ayrı dile getirilmiştir. İlmiyle âmel eden âlimlerden olduğu bilhassa belirtilir.

İMAM-I İBN MACE KİMDİR?
Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî, Hadis âlimlerinin büyüklerinden olup, Kütüb-i Sitte denilen altı sahih hadis-i şerif kitabından Sünen-i İbni Mâce adlı eserin müellifidir.
İbn Mâce bizzat kendisi doğum tarihi olarak H. 209 yılını zikretmiştir. M. 824 -H.209 tarihinde Abbasi Devleti zamanında İran’ın Kazvin’şehrinde doğduğu için Kazvini adıyla bilinir. İbni Mace diye meşhur oldu.
Hicri üçüncü (Miladi dokuzuncu) asrın önde gelen hadisçilerindendir. Geleneğe uyarak on beş yirmi yaşlarında Kazvin’de öğrenim hayatına başlamıştır. Bilinen odur ki İbn Mâce hocası Ali b. Muhammed et-Tanâfisî'nin halkasına katılmıştır. O, fazilet ehli, sika ve rivayeti bol bir âlimdi. İbn Mâce ondan çok hadis dinlemiştir. Hocası, et-Tanâfisî (h. 233), vefat etmiştir.
Memleketinde çok sayıda hadis âlimi bulunduğundan, bunların çoğunun ilminden ve bilgisinden istifade imkânı buldu. Bu sahadaki eğitimini tamamlamak ve hadis öğrenmek maksadıyla çok saydı beldeyi dolaştı. Böylece Irak, Basra, Küfe, Bağdat, Mekke, Sam, Mısır ve Rey gibi İslam dünyasının önemli yerlerini görmüş oldu. Söz konusu beldelerde bulunan ve beldesinin önde gelenleri arasında yer alan çok sayıdaki âlim ve hafızdan hadis ilmiyle ilgili dersler aldı.
Hicri 273 yılı Ramazan ayının yirmi birinci pazartesi günü Hak'km rahmetine kavuşmuştur. Vefat ettiğinde 64 yaşındaydı. Salı günü defnedilmiştir. Kardeşleri Ebû Bekir, Ebû Abdullah ve oğlu Abdullah tarafından toprağa verilmiştir. Namazını kardeşi Ebû Bekir kıldırmıştır.
İMAM-I TABERANİ KİMDİR?
İsmi, Süleymân bin Ahmed bin Eyyub bin Mutayr eş-Şâmi el-Lahmi et-Taberani; künyesi Ebul-Kasım’dır. M.873 -H.260 senesi Safer ayında Şam’ın Taberiyye kasabasında doğdu.
Erken yaşta öğrenim amacıyla Şam’daki Taberiye’ye gittiğinden Taberânî diye şöhret buldu. Yemen’den Şam’a göç eden Lahm kabilesine mensup olduğu için Lahmî nisbesiyle de anıldı. Hadisle uğraşan babasının teşvikiyle on üç yaşında iken Taberiye’de hadis dinlemeye başladı. Hadis tahsili maksadıyla 274 (887) yılından itibaren yaklaşık yirmi beş yıl boyunca pek çok ilim merkezine seyahat etti.
Ehl-i beyt’e ve Hulefâ-yi Râşidîn’e büyük saygı duyardı. Bir sohbet sırasında İsfahan Valisi İbn Rüstem’in Hz. Ebû Bekir ile Ömer aleyhinde bazı sözler sarfetmesi üzerine oradan ayrılmış ve bir daha yanına uğramamıştır. (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 916).
Büyük hadis âlimlerinden olan Taberani hazretleri, güvenilir, sağlam, hadiste hüccet, yani üç yüz binden fazla hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezbere bilen unvanına sahiptir. Onun ilmi ve rivayet ettiği hadis-i şerifler, bütün İslam âlemine yayıldı.
İlim tahsili için rahatı terk ederek sade bir hayat yaşadı. Otuz üç sene ilim uğrunda seyahat yaptı. Bu yolda fedakârlıktan kaçınmadı. Her işini Allah’u Teâlâ’nın rızası için yapar ve insanları Cehennem ateşinden kurtarmak için çalışırdı. Bu birikimi sayesinde İslâm dünyasının çeşitli yerlerinden gelen talebelerin en önemli başvuru kaynağı olmuştur. (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XVI, 120)
Taberânî, İsfahan’a ikinci defa gidişinde şehrin valisi Ebû Ali Ahmed b. Muhammed b. Rüstem kendisine büyük ilgi gösterdi ve devlet hazinesinden maaş bağladı. Ölünceye kadar bu maaşla geçindi ve 29 Zilkade 360’ta (23 Eylül 971) 100 yaşlarında vefat etti, Hz. Ömer zamanında burada şehid düşen sahâbî Hamâme ed-Devsî(r.a)’nin yanına defnedildi.
İMAM-I NEVEVİ KİMDİR?
Adı Ebû Zekeriyyâ Yahyâ İbni Şeref İbni Mürî en-Nevevî’dir. Hicri 631 yılı Muharrem ayının ortalarında Miladi Ekim 1233 de Suriye’nin güneyindeki Havran bölgesinde bulunan Nevâ köyünde doğdu. Köyüne nisbetle en-Nevevî veya en-Nevâvî, o bölgeye nispetle el-Havrânî, dedelerinden Hizâm’a nisbetle de el-Hizâmî diye anıldı. Kendisinin Nevevî nisbesini kullandığı, yazılarında görülmektedir. Adı Yahya olanlar, baba oğul iki peygamberin hâtırasına hürmeten Ebû Zekeriyyâ diye künyelendikleri için, o da geleneğe uyarak, hiç evlenmediği halde, bu künyeyi aldı.
İmam Nevevi, Şafii âlimlerinin büyüklerinden, künyesi Ebû Zekeriyya’dır. İslâm dinine olan hizmetlerine bakarak kendisine, dini ihya eden kimse anlamında Muhyiddin lakabı verilmiştir.
İmam Nevevi karmaşık bir döneme denk gelen 45 yıllık hayatında Moğol İstilalarına, bir taraftan Haçlı Seferlerine direndi. Sakin bir dönem içerisinde verilen eserler ile bu kadar çalkantı ortasında verilen eserlere göre ne kadar donanımlı olduğunu anlamak zor değildir. Özellikle islam hukuku alanında adaleti yönlendiren eserler vermesi onun hayata bakış açısını yansıtır. Fıkıh ve Hadis olarak iki bölüme ayrılan bu kitapların günümüzde hala okunuyor olması oldukça önemlidir.
Bu fani dünyada sadece 45 yıl yaşamış, ama bu 45 yılı günümüzde nice âlimlerin elde edemediği ilim ile doldurulmuş. Zühd içerisinde takvayla yaşamış. 24 Receb 676’da (21 Aralık 1277) Nevâ’da doğduğu yerde vefat etti.
İMAM-I BEYHAKİ KİMDİR?
Hadis âlimlerinin ileri gelenlerinden ve Şafii fıkhının önemli simalarından olan Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyn b. Alî el-Beyhakī , İsmi Ahmed bin Hüseyin, künyesi Ebu Bekir'dir. Nişabur'un Beyhek kasabasından olduğu için Beyheki diye meşhur olmuştur. Beyhek kasabasına bağlı Hüsrevcird köyünde 994 (H. Şaban 384) senesinde doğdu, H. 458- 9 Nisan 1066, Nişabur'da vefat etti. Başta Es-Sünen-ül-Kübra isimli hadis kitabı olmak üzere birçok eseri vardır.
Çocukluğu Beyhak’ta geçti ve ilk tahsilini de burada yaptı. Beyheki zekâsının keskinliği, hafızasının kuvveti, öğrendiği şeyler üzerindeki arzusu ve ilim öğrenmekteki ihlası ile hocalarının dikkatlerini üzerine topladı. On beş yaşında iken hadis öğrenmeye, daha sonra da fıkıh öğrenmeye başladı. Yüzden fazla hocadan hadis öğrendi. İbni Fürek'ten kelam ilmini, Ebu Ali Rodbari'den tasavvuf ilmini öğrendi. Hadis ilminin en önemli meselelerini Hâkim en-Nîsâbûrî’den öğrendi ve hocaları içinde en çok ondan faydalandı. Fıkıh ilminde hocası Ebü’l-Feth Nâsır b. Muhammed el-Mervezî’dir. Büyük âlim oldu, kendisine ilmin minaresi denildi.
Beyhakī dünya malına değer vermeyen zâhid bir âlimdi. İlim tahsili uğrunda ve hayatının daha sonraki devirlerinde çeşitli sıkıntılar çektiği halde bunlardan kimseye şikâyet etmezdi. Maddî imkânsızlık sebebiyle Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin sünenlerine sahip olamadığı rivayet edilir. Hz. Peygamber’in ve ashabın örnek hayatını yaşamaya çalışırdı. İlmî tartışmalarda rakiplerine karşı son derece anlayışlı ve insaflı davranırdı.
Beyhakī 10 Cemâziyelevvel 458’de (9 Nisan 1066) Nîşâbur’da vefat etti. Cenazesi Beyhak’a nakledilerek doğduğu yer olan Hüsrevcird’de toprağa verildi.
İMAM-I DÂREKUTNİ KİMDİR?
Onuncu yüzyılda yetişmiş büyük hadis âlimi. İsmi, Ali bin Ömer bin Ahmed bin Mehdî bin Mes’ûd bin Nu’man bin Dinar bin Abdullah el-Bağdâdî olup, künyesi Ebü’l-Hasan’dır. Dâre Kutnî diye meşhûr olmuştur. M.918 (H. 306) senesinde Bağdât’ın Dâre Kutn Mahallesinde doğdu. M.995 (H. 385) senesinde Bağdat’ta vefât etti.
Büyük hadîs âlimi, her türlü ilimde zamanının bir tanesi olup, asrının en meşhurlarındandır. Babası da bir muhaddis olduğu için daha çocukken ilim meclislerinde bulunmaya başladı ve hıfzını tamamladı.
Hayatı Bağdat’ın bir semti olan Dâru’l-kutn’da başladı. Büyük hadîs âlimi, her türlü ilimde zamanının bir tanesi olup, asrının en meşhurlarındandır. Babası da bir muhaddis olduğu için daha çocukken ilim meclislerinde bulunmaya başladı ve hıfzını tamamladı.
Ebu’l-Kâsım el- Beğavî, İbn Ebû Dâvûd, Mehâmilî gibi meşhur muhaddislerden ders alan ed-Dârekutnî, devrin önemli ilim merkezlerinden Bağdat, Basra, Küfe, Şam, Mısır ve Vâsıt’ı dolaşmıştır.
Güçlü hâfızası ve zekâsı, derin anlayışı ve takvâsıyla devrinin en önde gelen simalarından biri olan Dârekutnî’ye pek az kişiye nasip olan “emîrü’l-mü’minîn fi’l-hadîs” pâyesi verilmiştir.
Ömrünün sonlarına doğru hacca gitmiş, Hicri 8 Zilka’de 385.Miladi 995 tarihinde Bağdat’ta vefat etmiş ve Bâbu’d-deyr Kabristanı’nda Ma’rûf-i Kerhî(r.a)Hazretlerinin (ö. 200/815) yanına defnedilmiştir.
İMAM-I DEYLEMÎ KİMDİR?
Meşhur Hadis hâfızı ve târih âlimi. Şafii fıkıh bilgini, muhaddis.
Hadîs ve târih âlimi. Künyesi Ebû Şücâ olup ismi, Şireveyh bin Şehredâr bin Şireveyh ed-Deylemî el-Hemedânî’dir. Abbasi Devleti zamanında Hicri 445, miladi 1053 senesinde Hemedan İran’da doğdu.
Kur’an’ı ezberledikten sonra hadis tahsili için başta Hemedan olmak üzere Horasan bölgesinin belli başlı ilim merkezlerini dolaştı. Bağdat’a ve Kazvin’e giderek devrin tanınmış âlimlerinden hadis okudu.
Tahsilini tamamladıktan sonra Hemedan’a döndü ve buradaki medresede hadis müderrisliği görevini üstlendi. Medresenin idarî işlerini de yürüten Deylemî’nin bir hizmetli gibi çalıştığı rivayet edilir.
Yüzünün ve ahlâkının güzelliği ve az konuşmasıyla ün yapmış olan Deylemî 9 Receb 509 (28 Kasım 1115) Pazar günü Hemedan’da vefat etti.
İMAM-I HAKİM en-NİSABURİ KİMDİR?
3 Rebîülevvel 321 (3 Mart 933) tarihinde Nîşâbur’da doğdu. Babası veya atalarından biri alım satımda aracılık yaptığı yahut iyi pazarlık ettiği için “İbnü’l-Beyyi‘” künyesiyle (Kāmus Tercümesi, III, 196), Nîşâbur kadılığı yapması sebebiyle de “Hâkim” lakabıyla tanınır.
Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah en-Nisâbûrî tasnif devrinin (hadisleri sınıflandırıp düzenleme döneminin) ünlü hadisçilerindendir. Hadis ilmindeki şöhretinden dolayı kendisine “Hâkim” ünvânı verilmiştir. Hadîs, fıkıh ve tefsir âlimidir. Yüzlerce eser bırakmıştır. Miladi 1014.Hicri 405’de Nişaburda vefat etti.
İlim öğrenmek için, Hicaz’a ve iki defa Irak’a gitti. İbn-üs-Semmâk, Da’lec bin Ahmed, Ebû Ali el-Hâfız, Ebû Sehl bin Ziyâd, Muhammed bin Salih bin Hânî gibi büyüklerden (r. aleyhim) ilim öğrendi. Kendisinden de; Ebû’l-Hasen Dâre Kutnî, Ebü’l-Kâsım Kuşeyrî, Ebû Bekr Beyhekî ve başka bir çok büyük zâtlar (rahmetullahi aleyhim) ilim öğrenip, pek çok hadîs-i şerîf rivayet etmişlerdir.
Sadece Nîşâbur’da 1000 hocadan hadis dinlediği rivayet edilen Hâkim’in hocalarının sayısı 2000’i bulmaktadır. Bu hocalarını Mu’cemü’ş-Şüyûh adlı eserinde anlattı.
İMAM-I DÂRİMÎ KİMDİR?
Maveraünnehr'in meşhur şehirlerinden biridir. Temîm kabilesinin Dârim koluna mensuptur. Doğum tarihiyle ilgili olarak kendisi şöyle demiştir: Ben, İbn el-Mübârek'in vefat ettiği h. 181 yılında doğmuşum. Hicri 181,Miladi 797, târihinde Semerkand’da doğdu.
İbadet ve zühdle dolu bir çevrede yetişti. Hadis öğrenimi için, kendi beldesindeki tahsilini tamamladıktan sonra, dönemin yaygın âdeti üzere İslâm âleminin belli başlı ilim merkezlerini dolaştı. Bu arada Hicaz, Mısır, Şam, Irak ve Horasan’a ilim yolculukları yaptı. Pek çok sayıda âlimden istifade etti, Ahmed bin Hanbel onun hocalarından biridir.
İbadet ve zühdle dolu bir çevrede yetişti. Hadis öğrenimi için Hicâz, Mısır, Şam, Irak ve Horasan’a ilim yolculukları yaptı. Pek çok sayıda âlimden istifade etti, Ahmed bin Hanbel onun hocalarından biridir. Tahsil esnasında zamanının pek çok âliminden ilim aldı. Sadece Sünenine rivayetlerini aldığı hocalarının sayısı 250 civarındadır.
Dârimî son derece zeki, yumuşak huylu, güvenilir bir kimse idi. Ahmed b. Hanbel onun kanaatkârlığını anlatırken, “Ona servetler sunuldu, fakat iltifat etmedi” derdi. Tefsir ve fıkıh sahalarında da otorite olmakla beraber daha çok hadis ilmindeki geniş bilgisi ve titizliğiyle tanınmış, hicrî III. yüzyılda hadis ilminin merkezi haline gelen Horasan bölgesinde yetişen âlimlerin önde gelenlerinden biri olmuştur.
İmam Dârimî, h. 8 Zilhicce 255.Miladi,17 Kasım 869 tarihinde Merv’de Tevriye günü ikindi namazından sonra vefat etmiştir. Arifeye rastlayan cuma günü defnedilmiştir. Vefat ettiğinde 75 yaşındaydı.
