Herkes bir şeyler söyler, yazar ve okur. Aşkın ne olduğunu, ne anlama geldiğini. Sürekli bir şeyler paylaşılır. Tarif üzerine tarif. Unutmayın ki görürsün, okursun, duyarsın. Fakat aşık olunca her şeyi baştan yazarsın. Tıpkı yolunu kaybedince başa dönmek gibi.
Aşktan iyi başlangıç var mı ? Her şeyi sıfırlamak, kendini yenilemek, her şeye baştan başlamak. En temiz duygudur o. Paklanmak olsa gerek.
İnsan her zaman ihtiyaç duyar ona. Hep bir eksikliktir. Tamamlayan seni. Dünyanın yalanlarından tatlı yalanları. Acısı bile ayrıdır. Çekmek kuraldır bize göre. Daha çok seversin çünkü bilirsin.
Biz toplum olarak seven, sevilmeyi isteyen milletiz. Ne güzel değil mi ? Büyük bir nimet ve değerinin bilinmesi gereken bir şey.
Sayısız örneklerin yanında en bilinenleridir: Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Şirin ile Ferhat. Sevdin mi onlar gibi olmak ister insan. Ferhat gibi dağları delmek, Mecnun gibi çöllere düşmek ya da Aslı gibi sevdiği ile birlikte ölmek. Dürüst, yalansız ve ölümsüz.
Şimdi değişen duygular içindeyiz. Farklı anlatıldı aşk. Yabancılar gibi materyalist yaklaşıyoruz insanlara, sevdiklerimize. Televizyonlarda öpüşmekten, aldatmaktan ve mantıktan ibaret bahsedildi aşk. Ev, araba, para isteyen kızlar. Onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışma yolunda daha fazlasını elde etme hırsıyla kendini kaybetmiş erkekler.
Normal gösteriliyor her şey. Maalesef bunları yaşayan insanlarda acısını çekiyor bir şekilde. Gördüklerini yapmaya çalışan çiftlerin ilişkileri, erkeklerde vicdan azabı, kızlarda utanma duygusu ile son buldu. Bu ayrıntı göz ardı edilecek bir şey değil. Her programda Türk milletinin aşk olgusuna bir darbe daha vurdular. Bunun içinde aşk kelimesi için en uygun varlık olan, kadını kullandılar. O yüzden diziler daha çok kadınların ilgisini çekiyor. Temel değerlerimizden bir şeye vurgu yapacağım. Kaç dizide nikah zikredildiğinde imam nikahından bahsediliyor. Biz eşimizi bir emanet olarak görürüz. Kadın içinde erkek içinde bu aynı. Denildiği gibi eşinin bir obje olarak görülmemesi için imam nikahı sende caydırıcı bir etki oluşturur. İmam nikahı emaneti teslimde defteri kapatan bir mühürdür. Eğer bizi anlatıyorsa bu programlar neden bizden olan şeyleri uzak tutuyor. Yoksa biz mi kendimizi kaybettik ya da bunların farkında mı değiliz ?
Şimdi herkesin kafasında bir soru işareti. Sevemiyor. Çünkü kirletildi bu duygumuzda. Acaba hayatında başka biri mi var, kandırıyor mu ? Önceden de vardı, yok değil. Ama şu dönemde daha da artmadı mı ? Büyüklerimizin dediği gibi. Kendin temizlenmeden temiz birini arama. Acaba doğru insanı ararken ne kadar doğru olduğunu düşündün mü ?
Toplumumuz aşktan geliyor. Sevmeyi biliyoruz. Şunu bilin ki yüreğimiz temiz. Önemli olan dış etkenlerden içimizi korumak. Sevmenin kıskanmak, merak etmek ve feda etmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Onlar bilmiyor. O yüzden merak etmenin bir anlamı yok. Önemli olan bu duyguları uyandırmak karşı tarafa hissettirmek. Ama gerçekten de acı çekmek aşkın vazgeçilmezi. Hangi aşık acı çekmemiş ki…
Seninle gülenden daha çok, seninle ağlayanın aşkından emin olabilirsin. Gülmek anlık verilen bir tepki, ağlamak biriken duyguların bir boşalmasıdır. Ağlıyorsa aynı şeyleri biriktirmiş olmasın ? Bunun gibi birçok örnek. Siz bunlara takılmayın. Dediğim gibi aşık olunca her şeyi baştan yazarısın. Temiz ve hayırlı aşklar dileğimle.