FAHREDDİN: (Ar.) Er. - Dinin övdügü, diniyle övünen. Dinin seçkini. Fahreddin Razi: (Rey 1149-Horat 1209). Müfessir, kelamcı. Dilbilimci. Fizikçi. Tıpçı.
FAHRİ: (Ar.) Er. - Bir karsılık beklemeden yalnızca seref ve iftihar vesilesi olarak kabul edilen is. (Ýs,sıfat, unvan). Fahri aza, fahri üye; maassız, ücretsiz veya müessese için gurur kaynagı olan kisi.
FAHRİYYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Fahri). İslami edebiyatla, sairlerin kendi vasıflarından, faziletlerinden vesairlik kuvvetlerinden bahsettikleri siirler. Daha çok kasidelerin bir bölümü bu sekildedir.
FAHRUNNİSA: (Ar.) Ka. - (bkz. Fahir). - Çok övünen, sanlı, serefli, onurlu kadın.
FAİK: (Ar.) Er. 1. Üstün, seçkin, yüksek, ileri. 2. Mümtaz, manevi olarak üstün olan.
FAİKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Faik).
FAİZ: (Ar.) Er. - Fevz bulan, muradına ulasan, basarı kazanan. Kur'an'da müslümanları vasfetmesadedinde birçok yerde geçmektedir.
FAİZA: (Ar.) Ka. - (bkz. Faiz).
FAKI: (Tür.) Er. - Fakih'ten bozma kelime. Anadolu'da okuryazar ve bilgili imam, hoca gibi kimselereeskiden verilen unvan.
FAKİH: (Ar.) Er. l. Bir sey bilen yahut anlayan kimse. 2. Fıkıh ilminde üstad. İslam hukuk bilgini.
FARABİ: (t.h.i.) Er. - 870-950 yıllan arasında yasamıs ve Aristo felsefesinin İslam aleminde yayılmasınayol açmıs Türk filozofudur. Kendisine muallim-i sani (Aristo'dan sonra 2. üstad) unvanı verilmistir. Eserlerinin İbn-i Sina üzerinde büyük tesiri vardır. Kanun dedigimiz çalgının mucididir. Asıl adı "Ebu Nasır Muhammed'tir.
FARUK: (Ar.) Er. 1. Haklıyı-haksızı ayırmakta güçlü olan. 2. Dogruyu yanlıstan ayıran. 3. Keskin. - Hz.Ömer'in lakabı; haklıyı haksızdan ayırederek adaleti tam yerine getirmekte ün kazandıgı için "Faruk" kelimesiyle adlandırılmıstır.
FARÛKİ: (Ar.) Er. - Hz. Ömer'in nesline yahut adaletine mensup.
FARYAB: (Fars.) Er. 1. Dere ve ırmak suyu ile sulanan yer. 2. Eski Horasan'da Delh'e yakın bir sehir.
FATİH: (Ar.) Er. 1. Fetheden, açan. 2. Bir ülkeyi, sehri veya kaleyi zapteden kimse. 3. Hüküm verenanlamında, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarından biridir. A'raf suresi 89. ayet. - İstanbul'u fetheden yedinci Osmanlı padisahı Sultan Mehmet Han'a bu fethinden ötürü verilen unvan.
FATIMA: (Ar) Ka. 1. Sütten kesilmis. 2. Kendisi ve zürriyeti cehennemden uzak kılınmıs.- Hz.Peygamber'in Hz. Hatice'den dünyaya gelen en küçük kızının adıdır. Hicretten 18 yıl önce 605'te Mekke'de dünyaya gelmistir. 632 yılında Medine'de vefat etmistir. 18 yasında iken Hz. Ali ile evlenmis, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ümmü gülsüm ve Hz. Zeyneb adında dört çocugu vardır. Rasûlullah (s.a.s)'tan sonra 6 ay yasamıstır. Lakabı Zehra'dır.
FATMAGÜL: (Ar.) Ka. - (bkz. Fatma).
FATMANUR: (Ar.) Ka. - (bkz. Fatma).
FAYİH: (Ar.) Er. - Kendiliginden dagılan güzel koku.
FAYİHA: (Ar.) Ka. 1. Çiçek veya meyve kokusu. 2. Güzel kokulu nesne.
FAYSAL: (Ar.) Er. 1. Keskin hüküm, karar. 2. Halletme, neticelendirme. 3. Keskin kılıç. 4. Hakim.
FAZİLET: (Ar.) Ka. 1. İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye olan devamlı ve degismez istidat,güzel vasıf. 2. Kisiyi, ahlaklı ve iyi hareket etmeye yönelten manevi kuvvet. 3. İnsanın yaratılısındaki iyilik, iyi huy, erdem. 4. Ýyi anlak, iffet. - (bkz. Erdem).
FERHAD: (f.h.i.) Er. - Anadolu Anonimi'nde Ferhad ve Sirin adıyla meshur olan eski bir hikayeninerkek kahramanı olup Sirin'in asıkıdır. - (bkz. Ferhat).
FERHAL: (Fars.) Ka. Kıvırcık ve dolasık olmayan uzun saç.
FERHAN: (Ar.) Er. 1. Sevinçli, mesut. 2. Sen, memnun.
FERHAT: (Ar.) Er. - Sevinç, nese. (bkz. Ferhad).
FERHUNDE: (Fars.) Ka. - Mübarek, mesut, meymenetli, kutlu, ugurlu.
FERİD: (Ar.) Er. - Tek, essiz, esi olmayan, kıyas kabul etmez, ölçüsüz, üstün. - Türk dil kurallarına göre"d/t" olarak kullanılır.
FERİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Ferid). -Kendi reyiyle hareket eden, kibirli, gururlu kimse.
FERİDUN: (Fars.) Er. 1. Sekizinci gök. 2. Pisdadilerin 6. padisahı olup Cemsid sülalesinden demirciGave'nin yardımıyla Dahhak-ı Mari'yi öldürmüstür. Lakabı Ferruh'tur.
FERİDÜDDİN: (Ar.) Er. - Dinin feridi, tek, essiz, kıyas kabul etmez kimse.
FERZANE: (Fars.) 1. Alim, bilgin, seçkin. 2. Benzerlerinden, akranlarından ileride. 3. Hakim, feylesof.4. Tasavvufta, ncfsani baglantılardan sıyrılmıs olan dervis. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
FESAHAT: (Ar.) - Açıklık, duruluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
FETANET: (Ar.) Ka. - Zihin açıklıgı, zihnin yaratılıstan bir seyi çabuk ve iyi kavraması. Peygamberleremahsus bes sıfattan biridir.
FETHİ: (Ar.) Er. - Fethe mensup. Fetih hakkında yazılan kaside.
FETHİYYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Fethi).
FETHULLAH: (Ar.) Er. - Dinin açılması. Yasamaya baslamak. Allah'ın nusreti.
FETİH: (Ar.) Er. 1. Açma, açıs, açılma. 2. Bir ülkeyi, sehri veya kaleyi ele geçirme. 3. Zafer. 4. Kur'an-ıKerim'in 48. suresi. 5. Kapalılıgı giderme, ihtilafı halletme.
FETTAH: (Ar.) Er. 1. Açan, açıcı, zafer kazanmıs, üstün gelmis. 2. Kullarının kapalı islerini açan,Cenab-ı Hakk'ın isimlerinden.
FEZA: (Ar.) 1. Ucu bucagı bulunmayan bosluk. 2. Dünyanın sonsuz olan genisligi, sema. - Erkek vekadın adı olarak kullanılır.
FEZZAN: (Ar.) - Büyük Sahra'da, Trablus ülkesinin güneyinde bir ülke.- Erkek ve kadın adı olarakkullanılır.
FIRAT: (Ar.) Er. 1. Tatlı su. 2. Türkiye'nin en uzun nehri.
FİDAN: (Yun.) Ka. 1. Yeni yetisen körpe agaç. 2. Fidan boylu: Ýnce uzun mütenasip.
FİDE: (Yun.) Ka. - Bahçıvanlıkta, yastıklarda tohumdan yetistirilip baska yerlere dikilmek içinhazırlanan sebze veya körpe çiçek.
FİGEN: (Fars.) Ka. - Atıcı, yıkıcı, düsürücü.
FİKRET: (Ar.) Er. 1. Fikir, düsünce. 2. Ýdrak. 3. Zihin, akıl. 4. Murat, maksat, niyet. - Erkek ve kadın adıolarak kullanılır.
FİKRİ: (Ar.) Er. - Fikre ait, fikirle ilgili, düsünerek meydana getirilen sey.
FİKRİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Fikri).
FİLİZ: (Ar.) Ka. 1. Bitkilerde yeni sürgün, tohumdan çıkan yeni uçlar. 2. Ocaktan çıkarılmıs, eritilmemisham maden, cevher, gümüs, filiz. 3. Betonarmede demirleri eklemek için bırakılan uzantılar. 4. Ýnce taze ve güzel vücutlu.
FİRAS: (Ar.) Er. 1. Yigit, mert. 2. Binici, at yetistirici.
FİRAZENDE: (Fars.) - Yükselten. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
FİRDEVS: (Ar.) Ka. 1. Cennet, 2. Bostan, bahçe. - Firdevsi: Ýran'ın milli destanı olan "Seyhname"ninyazarıdır. Adı, Mansur b. Hasan'dır. 934-1020 yıllan arasında yasadıgı tahmin edilmektedir.
FİRUZE: (Ar.) Ka. 1. (bkz. Firuz). 2. Nisabur'da çıkan açık mavi renkli ve degerli bir yüzük tası. 3. Açıkyesil, dag yesili ile gök mavisi arasında ve bal mumu parlaklıgında maruf kıymetli tas.
FİTNAT: (Ar.) Ka. - Zihin açıklıgı, zeyreklik. Zihnin herseyi çabuk anlayısı. Türk sairlerinden meshurbir Ýslam hanımının adıdır. Asıl adı Zübeyde'dir.
FUAD: (Ar.) Er. - Kalb, yürük, gönül.
FULYA: (İtal.) Ka. - Nergisgillerden, san renkte çiçegi keskin ve güzel kokulu bir bitki, sarı sogançiçcgi.
FUNDA: (Tür.) Ka. - Kırcık yerlerde yetisen ve birçok çesidi olan çalı.
FUZULİ: (Ar.) Er. 1. Bosuna, yersiz, lüzumsuz, haksız. 2. Bosbogaz lüzumsuz islerle ugrasan. 3. Yetkisiolmadıgı halde baskası namına tasarrufta bulunan. - Fuzuli Mehmed: XVI. yy. 'da yasamıs büyük Türk sairlerinden. Çagatay edebiyatı da dahil olmak üzere, Türk edebiyatının birçok sahalarında kuvvetli tesir ve nüfus sahibidir. Türkçe, Arapça, Farsça, manzum, mensur birçok eserleri vardır. Bunlar arasında "Leyla ve Mecnun" mesnevisi çok meshurdur.
FÜRUZAN: (Fars.). - Parlayıcı, parlayan, parlak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
FÜSUN: (Ar.) Ka. - Büyü sihir. Sasırtıcı güzellige sahip, hayret verici derecede güzel.