Ettehiyyatü duası yani tahiyyât, Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V) Efendimizin Miraç gecesinde, Yüce Allah(c.c) ile karşılıklı olarak yapmış olduğu, Meleklerinde şahit olduğu bir selâmlaşma sözü ve duasıdır.
Bütün namazların ilk ve son oturuşlarında Tahıyyat yani ettehiyyatü duası okunur. Bu dua Kur'an-ı Kerimde geçmediği için ayet değildir ve Allah’u Teâlâ, Peygamber Efendimiz ve Cebrail (Aleyhisselam)’in de katılımıyla Miraç gecesinde ortaya çıkan cümlelerden oluşur.
Anlamı itibariyle “şehâdet getirmek, tahiyyata oturmak; şahitlik istemek” anlamlarına gelen teşehhüd, İslam fıkhında namaz kılarken ka‘dede (oturuşlarda) Tahiyyat duasını okuma anlamına gelmektedir. Ettehiyyatü (Tahiyyat) duasını namazların oturuş kısımlarında okuruz. Sahâbe Efendilerimiz ve takip edilen dönemlerde “tahiyyetü’s-salât, hutbetü’s-salât” olarak anılan tahiyyat daha sonraki dönemlerde kelime-i şehâdetten dolayı "teşehhüd" ismi verilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Ettehiyattü duasını" Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi ashabına öğretmiştir. (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 24).
Tahiyyat yani ettehiyyatü duası iki şehadet cümlesi içinde barındırdığı için adına “teşehhüd” denilmiştir.
Tahiyyat ise Tahiyye kelimesinin çoğuludur. Tahiyye ise selam, beka, azamet, afet ve noksanlardan uzak olmak, mülk, her çeşit tazim, büyüklenmek demektir.
Bazı tefsir ve fıkıh kitaplarında Tahiyyat duasıyla irtibat kurularak Resûl-i Ekrem'in mi‘rac gecesinde tahiyyat, salavat ve tayyibat kelimeleriyle Cenâb-ı Hakk’a tâzimde bulunduğu, O’nun da buna selâm, rahmet ve berekât kelimeleriyle mukabele ettiği, Resûlullah’ın gördüğü bu iltifat karşısında selâmın bütün peygamberler, melekler ve insanlar üzerine olmasını temenni ettiği, bunun üzerine bütün meleklerin kelime-i şehâdeti söyledikleri kaydedilir. (meselâ bk. Kurtubî, III, 425; İbn Nüceym, I, 342-343).
Bu sebeple teşehhüd duasını okumanın, kulun mi‘racla sıkı bağı bulunan namaz ibadetinin belirli bölümlerinde (ka‘deler) mi‘rac gecesinde gerçekleşen bu olayın hâtırasını yâdetmesi ve bu vesileyle Allah’a tâzimlerini sunması, Resûlullah’a selâmlarını ve bağlılığını bildirmesi, Allah’ın kendisine, cemaate, meleklere ve sâlih kullara rahmetle muamele etmesini dilemesi gibi bir anlam taşıdığı yorumu yapılmıştır.
ETTEHİYYATÜ DUASI VE ÖNEMİ
Bilindiği gibi, Mi’raçta Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.v) ile Cenâb-ı Allah (c.c) arasında vuku bulan selâmlaşma ibareleri, Ettahıyyatü duâsı olarak namazımıza girmiş; böylece bu duâ, namazın mü’minin mi’racı olmasının bir alâmet-i farikası olmuştur.
Ettehiyyatü Duası Fazileti (Hikmeti) Nelerdir?
Ettehiyyatü duasının faziletleri de bu dua hakkında en çok merak edilen konuların başında gelmektedir. Peki, duanın hikmeti nelerdir?
Bir yere gittiğimizde selam verilmesi gerekmektedir. Normal olan budur… Ancak, Peygamber Efendimiz(s.a.v), Miraç Gecesi Allah-u Teâla’nın huzuruna vardığında ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v)değil de Rabbimiz Allah(c.c) selam vermiştir. Burada belirtilen hikmet ise şudur;“Allah’ı Teala selam ve selametin bizatihi kendisidir. Biz bir insana selam verirken o aciz ve yaratılmış kişinin korkulardan, tehlikelerden kurtulması için Allah’tan yardım istiyoruz, Allah’a dua ediyoruz.”
Peygamber Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesselem namazlardaki ara oturuşlarda ve son oturuşda ettehiyyatü duasını okumuş ve ashabına da okumalarını tavsiye etmiştir.
Abdullah ibn.Mesud (r.a):"Allâh'ın Resulu elimi avuçlarının arasına aldı ve bana teşehhüd'ü Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi öğretti. Demiştir ki: Bir kul namazlarda oturduğu vakit şunu söylesin. "et- Tehiyyâtü Lillâhi ve's-salavâtü ve't-tayyibâtu es-selâmu aleyke eyyuhe'n -nebiyyu ve rahmetullâhi ve berekatühü, es-selâmû aleynâ ve alâ ibâdillâhissalihin. Eşhedü en lâilahe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhü ve Resuluh" (Buhârî, Ezân, 148, 150; Müslim, salât, 56, 60, 62; Ebû Davud, Salât, 178; Tirmizî, salât, 100, nikâh 18; Zeylaî, Nashu'r-Râyet, I, 419, eş-Şevkânî, a.g.e., II, 278)
Bizlerde her farz ve nafile namazlarda ara ve son oturuşlarda ettehiyyatü duasını okur arkasına allahümme salli-barik ve rabbene atina dualarını da okuyup selam vererek namaz sona ermiş olur.(Buhârı, Ezân, 148, 150; el-Ameli's-Salât, 4; Müslim, Salât, 56, 60, 62; Ebû Dâvud, Salât, 178; Tirmizî, Salât, 100, Nikâh, 17).
Kur’an-ı Kerimde Mirac Gecesinde Farz kılınan 5 vakit Namazın nasıl kılınacağını Rabbimiz Habibi Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v)vahyetmiş, Efendimiz(s.a.v)de:
"Namazı ben nasıl kılıyorsam siz de öylece kılın".Buyurmuştur.(Buhârî, Ezân, 18, Edeb, 27, Ahâd, 1)
Bizlerde namazlarımızı peygamber efendimizden öğrendiğiniz şekilde sünnete ve hadislere göre kılarak eda etmekteyiz.Kur’an-ı Kerim'de namazın nasıl kılınacağı yoktur. Biz bunu peygamber efendimizden öğrendiğimiz gibi kılarız. İslam’ın beş şartından birisi de namazdır. Namaz bize yani ümmete beş vakit namaz miraç gecesi bir hediye olarak verilmiştir. Namaz miraç gecesi ümmete farz kılınan ibadettir. Namaz kılan kurtuluşa erer.
Biz kul olduğumuza göre, namazda okuduğumuz bütün duâları, sûre ve âyetleri elbette kulluk sıfatıyla okuyoruz. Namazda Allah’a (cc) karşı başka sıfatımız yoktur.
Rabbimiz Kur’an’ında:
"Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun (diye de emredildik.) O, huzura varıp toplanacağınız Allah'tır."(En'âm Suresi,72)
"De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir."(En-âm Suresi,162)
“Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayî etmeyiz."(Araf Suresi,170)
"Allah'ın mescitleri ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır."(Tevbe Suresi,18)
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!"(İbrahim Suresi,40)
"Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (öğlen, ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde) namazı gereği üzerine kıl. Bir de sabah namazı kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir."(İsra Suresi,78)
"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı verin. Dedi."(Meryem Suresi,31)
“Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl."(Tâ-Hâ Suresi,14)
Ettehiyyâtü: Bütün hayat sahibi varlıkların hayatlarıyla gösterdikleri tesbîhât, Yaratıcı’larına takdim ettikleri fıtrî hediyeler ey Rabb’im, Sana mahsustur. Ben dahi bütün onları bilerek, düşünerek, hissederek ve iman ederek Sana takdim ediyorum.”
El-Mübârekâtü: Bütün bereket ve tebrik sebebi ne varsa, “bârekallah” dedirten ve mübarek denilen hayatın özü ve çekirdeği olan mahlûkların, bilhassa tohumların, çekirdeklerin, tanelerin ve yumurtaların fıtrî mübârekiyetlerini, tebriklerini, bereketlerini ve ibadetlerini onları temsilen Sana takdim ediyorum.
Es-Salâvâtü: Canlıların özü olan ruh sahibi varlıkların husûsî ibâdetlerini ve duâlarını Rabb’im, onları temsîlen Sana arz ediyorum.
Et-Tayyibâtü: Rûh sahibi varlıkların da özü olan kâmil insanların ve mukarrebîn meleklerin kalplerinin tertemiz şükür ve zikirlerini, nuranî ve yüksek ibadetlerini, Rabb’im, onları temsilen Sana takdim ediyorum.
İlk cümle içinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) bütün taifelerin, bütün varlık sınıflarının ve bütün kâinat fertlerinin selâmlarını arz ettikten sonra; Cenâb-ı Hak şöyle mukabele buyuruyor:
“Esselâmü aleyke ya eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü” “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi; selâmını getirdiğin varlıkları temsilen senin üzerine olsun ey Şanlı Nebi!”
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu İlâhî selâma da şöyle mukabelede bulunuyor: “Esselâmü aleynâ ve ala ibadillahissalihin.”
“Senin yüce selâmın bütün varlıklar olarak (veya Cebrail ile birlikte) üzerimize ve senin salih kullarının üzerine olsun.”
CEBRAİL ALEYHİSSELÂM’IN ŞAHÂDETİ
Mi’raçta Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) Cenâb-ı Hak ile olan bu selâmlaşmasını işiten ve şahit olan Cebrail Aleyhisselâm ve bütün Melekler de:“Eşhedü en-lâ ilâhe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden Abduhû ve Resûlüh.” diyerek, yani; “Ben şehâdet ederim ki Allah’tan başka hak Ma’bûd yoktur. Ve yine ben şehâdet ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.” diyerek bu şahitliği ifade ve ikrar etmiştir.
İslâmiyet Allah’ın selâmını temsil eden dindir. Bu dini yaşayanlar “salihlerdir.”
Bilindiği gibi bu ibare Mi’raçta Allah’ın (c.c), kendi Resulüne (s.a.v) verdiği selâm ifadesidir. Biz bu ifade ile yani Allah’ın (c.c), Resulü (s.a.v) için kullandığı aynı ifadelerle namazda Resulullah’a (s.a.v) selâm vermiş olmaktayız.
İbn-i Abbas’ın rivayetiyle Şafiilerin okuduğu metnin ilk cümlesi de şöyledir:“Ettahiyyatü’l-Mübârekâtü’s-Salavâtü’t-Tayyibâtü lillah” Burada iki metin arasında bir sıralama farkı gözüküyor. Ayrıca İbn-i Abbas’ın rivayetinde “El-Mübarekâtü” ibaresi fazla bulunuyor. Bu ibare İbn-i Mesud’un metninde bulunmuyor. (Müslim, Salat)
Bu durumu bir nakise saymak doğru olmaz. Her iki rivayet de sahihtir. Nitekim yüce dinimizde farklılık; genişliktir, zenginliktir, güzelliktir ve büsbütün rahmettir.
Şafii Mezhebine Göre Teşehhüdde Okunan Ettehiyyatü duası:
“Ettehıyyâtü'l mübârekâtü's selavâtü't tayyibâtü lillâh. Esselâmu aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtuhû esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhi's-sâlihin. Eşhedüen lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne seyyidenâ Muhammeden rasuluh.”
Türkçe Anlamı:"Tahiyyallar, bereketler, salavatlar ve güzel şeyler Allah'ındır Ey nebi! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun Bize salih kulların üzerine de selam olsun Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammad Allah'ın resulüdür"
Şafiilerin okuduğu ettehıyyatü duası yerine hanefilerin okuduğu duayı okumakla namaz bozulmaz.
Hanefi Mezhebine Göre Ettehiyyatü Duası:
“Ettehıyyâatü lillahi vessalevâtü vettayibâtü esselâmüaleyke eyyühennebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtühu esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis salihıyn Eşhedüen lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasuluh.”
Tahiyyat duasının mezheplere göre farklı olmasının nedeni nedir?
Teşehhüdün Siğaları (sözleri):Teşehhüt hakkında rivayet edilmiş iki siğa (şekil) vardır: Hanefîler ile Hanbelîlere göre teşehhüt şudur:"Et-tahiyyatu lillahi ve's-salâvatu ve't-tayyibâtu es-selâmu aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuhu es-selâmu aleyna ve alâ ibâdi'llahi's-salihin. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh."
Bu teşehhüt, Hz. Peygamber (s.a.v)'in İbni Mes'ud'a öğrettiği teşehhüt şeklidir.
İmam Malik'e göre teşehhütlerin en faziletlisi Ömer b. Hattab (r.a.)'ın teşehhüdüdür ki, o da şudur: "Et-tahiyyâtü lillâhi, ez-Zakiyâtü lillâhi, es-Salavâtü lillâhi." Bundan ötesi aynen İbni Mes'ud'un teşehhüdü gibidir.
Şafiî'lere göre teşehhüdün en azı şu ifadelerdir:"Et-tahiyyatu lillahi selamun aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuhu selâmun aleyna ve alâ ibâdi'llahi's-salihin. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden resulullah."
Teşehhüdün en mükemmeli ise İbni Abbas (r.a)'ın hadisinde gelen şu sözlerdir: Hz. Peygamber (s.a.v) bize teşehhüdü, Kur'an'dan bir sure öğretir gibi öğretir ve şöyle buyururdu:"Et-tahiyyatu el-Mubarekatu es-salavatu ed-dayyibatu lillahi es-selâmu aleyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekâtuhu es-selâmu aleyna ve alâ ibâdi'llahi's-salihin. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden resulullah."
Aslında âlimler tarafından nakledilen daha farklı tahiyyât şekilleri de vardır. Bütün bu rivâyetlere dayanan tahiyyâtlar okunabilir. Hepsinin câiz olduğu hususunda âlimlerin ittifakı vardır. İhtilafları, hangisinin daha faziletli olduğu hakkındadır .(Fethül-Kadîr, I, 220; el-Kavânînü'l-Fıkhiyye, 65; el-Muğnî, I, 534 vd.Neylü'l-Evtâr, Et, 278; Nasbu'r-Raye, 1,419.Muğni'l-Muhtâc, 1,174.Bu hadisi Müslim ile Ebu Dâvud bu lâfız ile rivayet etmişlerdir. Tirmizî de rivayet etmiş olup sahih demiştir. Fakat Tirmizî selâm sözünü nekre olarak zikretmiştir. İbni Mace de bunu Müslim gibi rivayet etmiştir. Fakat, şöyle demiştir: "Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû" Neylü'l-Evtâr, II, 281.Nevevî, Müslim Şerhi, 1924, IV, 115; es-Seyyid Sabık, Fıkhu'sSünne, Beyrut, (t.y)., 139 vd;Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, c.I, s. 528)
Namaz kılarken teşehhüdde şehadet parmağını kaldırmak, işaret etmek caiz midir?
Şafii’de şehadet parmağını kaldırmak sünnet, Hanefi’de caiz değildir. Parmak kaldırmaya, müctehid âlimlerin bir kısmı mekruh bir kısmı sünnet demiştir. Dinde bir kaide vardır. Bir işe sünnet ve mekruh denilmişse, o iş yapılmaz. Fetvalar birbirine uymazsa, yani (Caizdir, caiz değildir veya helaldir, haramdır) şeklinde olduğu zaman, caiz değildir veya haramdır diyen fetvalara uymak esastır. Böylece mekruh veya haram işlemekten sakınılmış olur. Sünnettir veya bid’attir denilen bir şeyi yapmamak lazım olduğu, Berika, Hadika ve İbni Âbidin’de bildirilmektedir.
Parmak kaldırmakla ilgili muteber kitaplardaki yazılardan bazıları şöyledir:(İşaret etmek sünnet diyenler olduğu gibi, müstehap diyenler de vardır. Doğrusu, işaret etmek haramdır.) (Fetâvâ-i garâib)
Şehadet parmağı ile işaret mekruhtur. (Kübrâ) kitabı da böyle diyor. Fetva da böyledir. Çünkü, namazda sakin, hareketsiz olmak lazımdır. (Fetâvâ-i Sirâciyye)
Şehadet parmağı ile işaret edilmez. Fetva böyledir. (Gıyâsiyye, Bezzaziye)
İşaret edilmez ve parmak bükülmez. Fetva da böyledir. Mudmerât, Velvâlciyye, Hulâsa ve daha başka kitaplarda da böyle yazılıdır. (Cami-ur-rumuz)
Şehadet parmağı ile işaret edilmez. Fetva da böyledir. (Dürr-ül-muhtar)
Ebussüud Efendi, namazda otururken, şehadet parmağını kaldırmak mı, kaldırmamak mı daha iyidir şeklindeki bir suale, (Her ikisi de iyi, demişlerdir. Fakat, parmağı kaldırmamak daha iyi olduğu meydanda) diye fetva vermiştir.
Bütün âlimler bildiriyor ki: Parmakları, gücü yettiği kadar kıbleye karşı bulundurmak sünnettir. (Namazda, her uzvunu, gücün yettiği kadar, kıbleye karşı bulundur) hadis-i şerifi, bunu açıkça emretmektedir.
İşaret etmenin haram olduğunu söyleyen âlimler vardır. Mekruh olduğunu bildiren fetvalar mevcuttur. İşaret edilmez, parmak bükülmez, usul haberleri böyledir, diyenler çoktur. O halde, bizim gibi mukallitlerin, hadis-i şerif vardır diyerek, işaret etmeye kalkışması ve böylece, birçok müçtehitlerin fetvaları ile haram veya mekruh ve yasak olduğu bildirilen bir işi yapması doğru olmaz. Bir Müslüman şöyle düşünmelidir:
Bu büyük âlimler, işaret etmenin haram veya mekruh olacağına bir delil, vesika elde etmeselerdi, haram veya mekruh demezlerdi. İşaret etmenin sünnet ve müstehap olduğunu bildiren haberleri söyledikten sonra, (Böyle demişler ise de, doğrusu işaretin haram olduğudur) buyurmazlardı. Demek ki, bu din büyükleri, işaretin sünnet ve müstehap olduğunu gösteren haberlerin değil, yasak olduğunu gösteren vesikaların daha kuvvetli olduğunu anlamışlardır.
Bir Hanefi, nasıl olsa Şafii’de sünnetmiş diyerek, parmak kaldırmaya kalkması caiz olmaz. Buna mezhep taklidi de denmez. Mezhep taklidi, ancak ihtiyaç halinde caiz olur.
Birkaç hadîs-i şerif işitmek, delil ve senet olamaz. Eğer; 'Biz şimdi, onların anladıklarının yanlış olduğunu gösteren bilgileri ele geçirmiş bulunuyoruz' denirse, bizim gibi mukallitlerin bilgisi, bir şeyin helal veya haram olmasına vesika olamaz.
Hanefî mezhebinin âlimleri, işaret için bildirilen hadîs-i şeriflerin çok ve başka başka olduğunu görünce, namaz hakkındaki kesin ve açık emirlere uygun olmayan, fazla bir hareketin yapılmamasını söylediler. Çünkü namazda esas, fazla hareketten sakınmaktır. Bundan başka, bütün âlimler, söz birliği ile haber vermiştir ki, parmakları, gücü yettiği kadar, kıbleye karşı bulundurmak sünnettir. (Namazda, her uzvunu, gücün yettiği kadar, kıbleye karşı bulundur!) hadîs-i şerifi, bunu açıkça emretmektedir.”
Ettehiyyatü Duasının Fazileti
1-Ettehiyyatü duasını okumak berekettir.
2-Ettehiyyatü Duası, yemek yaparken bereket için okunur.
3-Sıkıntılı bir anınızda ettehiyyatü duasını okuyun.
4-Darda zorda kaldığınız o vakit içerisinde Ettehiyyatü okuyun. Rabbim bir kolaylık mutlaka verecektir.
5-Yolculuk esnasında namaz vakitlerine yetişmek ve kazaya bırakmamak için Ettehiyyatü Duası okuyun ve vakti geçmeden o namazı eda edeceğiniz muhakkaktır.
6-Evden dışarı çıktığınız vakitte de okuyunuz.
7-Ettehiyyatü Duası, kalbinizi rahatlattığı gibi huzura refaha erdirir.
8-Kul olarak kendinizi ne zaman yalnız hissederseniz bu duayı okuyarak yalnız olmadığınızı her daim sizin duyan yanınızda olan Rabbimiz varlığını derinden yürekten hissetmenizi sağlayacaktır.
9-Ettehiyyatü Duası, yatmadan önce okunması gereken bir duadır.
Bu dua okuyarak bunun rahmetinden, bereketinden, feyzinden faydalarından istifade edip, Ettehiyyatü duasını her daim dilimizden gönlümüzden eksik etmeyelim. İnşallah...