Keşke sözü; geçmişte yaptığın bir şeyden dolayı pişmanlık duyman ve onu geriye getirme çabası olarak düşünülse...
Zamanı geriye getirmek imkansız olduğuna göre kendine bu eziyet niye?
Keşke yerine aslında kelimesi kullanmak olmaz mı daha yerinde?
Birinde çıkmaza doğru giderken, yeni ufuklara yelken açarsın diğerinde.
- Keşke öyle davranmasaydım…
- Aslında böyle davransaydım daha iyi olurdu.
Birinde üç nokta, birinde tek. Boşluğa sürükleyen şeyler üç noktalar.
İnsan belirli dönemlerde bazı kararlar alır, bazı eylemler yapar. O anki durumu ve düzeni kararında önemli rol oynar. Belki ilerisini göremezsin ama az çok tahmin edebilirsin. Şimdi verdiğin bir karar 2 ay sonra geride kalmış bir düşünce olabilir veya pişmanlık duyacağın bir şey olabilir. Burada kendini suçlamaktan ziyade niyetini ve nereye ulaşmaya çalıştığını gözlemlemelisin. Kimse sonuçta kötü ya da başarısız olmak istemez. Ama bir boşluk görünüyorsa bir daha düşünmek sana bir şey kaybettirmez.
Hayat seni bir yerlere çeker. Evet, sen bunu engelleyemezsin. Sen kader dersin, o şans. Ama şu bir gerçektir ki hayat genelde senin planladığın gibi olmaz. Aslında başarılı olacağını düşündüğün şeyler, hayal kırıklıkları olabilir. O zaman boşlukta kalmak yerine, başarılı olduğunu gördüğün şeye yönelebilirsin. Bunu sen kontrol etmezsen, hayat bir başka boşluğa sürükleyebilir. Buna izin vermeden kendine gelmelisin.
Başkalarının hayatı cazip gelebilir. Onların yaptıklarına imrenebilirsin. Bunları düşünmek yerine; ne olduğunu, ne yapabileceğini keşfedebilirsin. Göreceksin ki aslında, onlardan eksiğin sadece icraattır. Elbette onlarında imreneceği sana özgü şeyler vardır. Burada kastım birbirinizi kıskandırmaya çalışın değil. Bu boşlukları doldurabilmek. Herkes gibi olmak zorunda değilsin. İnsanın kendi gibi olmak asıl orijinalliktir. Benzerlik yerine orijinalliği kim tercih etmez ? Sonuçta herkes bambaşka yapılarla yaratıldığına göre bu özentilik niye ?
Birileri ile konuşursun. Hep bir istişare halindesindir. Ne yapmalıyım, ne olmalı, böylemi yapmalı… Faaliyet geçirilmeyen planlar boşluk doğuran sebeplerdendir. Aslında asgari plan ve beklenti, mutlu ve dolu yaşamanın en önemli unsurlarından biridir. Bir çok konu üzerinde düşündüğünde, ilerde bunlardan gelen başarısızlıklar seni düşüncelere sevk edebilir. Yapacağın eylemde plan ve stratejini oluşturduğunda, o şeyi kenara kaldırmalısın. Zamanı gelince “Taşların yerine oturması” deyimi gibi o şeyin yerine oturmasını beklemelisin. Ekstra çaba sarf edip başka boşlukların oluşmasına izin vermemelisin. Aslına bakarsan hayatın yoluna kendini bırakmalısın ama seni boşluğa bırakma olasılığını hesaba katarak çeşitli yatırımlar yapmalısın.
Herkes senin hakkında bir şeyler düşünür. Senin adına kararlar vermeye çalışır veya kararlarını etkilemek isterler. Yakınlarının senin kötülüğünü düşünmeyeceği aşikar. Fakat bu düşüncelere fazla kapılıp onlar gibi düşünmeye başlayınca iş değişir. Senin, sen olduğunu unutup başka arayışlara girmek yine büyük bir boşluk oluşturur. Çağımızda bir çok insan nerden geldiğini, ne olduğunu unutarak kendini bilmez arayışlara girmektedirler. Aslında dolu dolu yaşıyorum deseler de en büyük boşlukta pervasızca yol almaktadırlar.
Evet, tekrar belirtmek gerekirse, sade yaşamalıyız. Mütevazi, alçakgönüllü. Etrafınıza bakarsanız genelde bu şekilde yaşayanlar daha sağlam mutluluklara sahiptir ve örnek olmaktadırlar. Aslında yaşamın büyük bir sınavdan ibaret olduğunu kavrayabilmek… O kadar karışık bir şey olmadığını, sadece hayatın senden beklentilerini icra etmek ve yanında beklentilerini dile getirmek. Takdir ona kalmış.
Bir başka açı ise manevi boşluk. Günümüzün en büyük boşluğu. Olaylara felsefi yada ideolojik yaklaşmak istemeyenlerin düşüncesi. Bende öyle düşünmüyor değilim. Bir çok insanın büyük boşluklar sonunda kendi özüne dönüp iman etmeye başlaması en büyük örnek. Aslında %90 Müslüman olduğu söylenen ülkemizde en büyük hazine beklide. Elimizin altında olduğunu düşünürsek pekte cazip gelmiyor diyebiliriz. Ama bizi birçok çıkmazdan kurtaran şeyin manevi güç olduğunu da kabullenmek bir acizlik olmasa gerek. Ya da hazineyi bulmak bu olsa gerek.
Yaşam o kadar hızlı ilerliyor ki, onu yakalamak imkansız. Biz kendi yolumuza bakmalıyız. Zaten kaderin bizim yolumuzu çizdiğini düşünürsek, biz bu yolu iyi bir şekilde sonlandırmayı ve bu sürece küçük ama uzun vadeli şeyler eklemeyi bilmeliyiz.
Aslında boşlukların oluşmasında en büyük sebep biziz. Kararsızlığımız, gereksiz arayışlar ve fazla beklentiler. Ve en önemlisi geçmişten çıkamamamız. Geçmişe takılı kalmak yerine, onlardan çıkaracağımız derslerle yolumuza devam etmemiz daha sağlam adımlar atmamızı sağlayabilir.