Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat


BAŞKALARI İÇİN YAŞAMA BAŞKALAŞIM


Başkaları için yaşamaya çocukluktan başlarız. Büyüklerimiz ne olacaksın diyince; öğretmen, doktor ya da mühendis deriz. Çünkü anne ve babamızın olmamızı istediği şeylerdir bunlar. Ve bir baskı oluşur aslında daha bir meraklı oluruz bu mesleklere. Mahalleye oynamaya çıkarız arkadaşlarla. Muhakkak birinin elinde değişik bir oyuncak. Bizim değildir ve olmasını isteriz. Bir dönem bunun için yaşarız. Elde edene kadar. Bir anlamı yoktur aslında o bizde değilken eksik bir şeyimiz yok. Ama olsun. Onun gibi olmak için yaşamaktır amacımız. Ve bunun gibi birçok örnekle büyür gideriz. Bakmışız ki kendimiz için aslında pek de bir şey yapmamışız. Hep gördüklerimiz ve duyduklarımızı kendimize uyarlayıp yaşamışız.

Aslında bu bizi rahatsız etmez. Çünkü sende onlarla birlikte kaybolup gitmişindir. Hayallerin vardır hep yapmak istediğin, planladığın şeyler. İlerde olmak istediğin, yapmak istediğin şeyler... Ama çoğu olmaz. Kimi buna aksilik der kimi kader - kısmet. Ama şu bir gerçektir ki hayat bizim için gerçekten de yazılmış bir metin. Biz sadece kelimelerin üzerinde yürüyüp cümleyi sonlandırmaya çalışıyoruz. Bazen alt veya üst satırlardan gördüklerimiz oluyor. Başkalarının hayatı… Bizim için bir duraklama, renkli bir dönem ya da sıkıntı olur o an için. Ama geri döneriz metnimize.

Bir şeyler peşinde koşturmaya başlarız. İstediğimiz şeyler. Çevremizde hep konuşan insanlar. Şunu yapsana, böyle güzel olur, şunu al, bunu ver v.s. Bunlardan birini muhakkak uygulamaya geçeriz. Ve bunlar herkesin yaptığı şeylerdir aslında. Seninde öyle olmanı, onlardan olmanı isterler. Sonunda başlar, başkaları için yaşamak. Hayallerini rafa kaldırırsın. Dile getirsen düzene aykırı olduğu için kınarlar seni. Tabi uçuk kaçık şeyler olmayacak.

Her toplumun bir düzeni vardır. Örf ve adetleri. Bu çerçevede yaptığın her şey normal ve o yapının bir parçası niteliğindedir. Farklılık güzeldir ama iç Dünya’na yansıtmadığın sürece. Türk toplumunda biraz daha sıkıdır bu yapı. Herkes birbirinin benzeri düşünceler ve benzeri davranışlar içindedir. Amaç bu yapıyı ayakta tutmaktır. Hayallerin olabilir, farklı planların ama şu bir gerçektir ki kendi özüne aykırı şeyler peşinde koşmak genelde hüsran ve yalnızlıkla sonuçlanır. İnsanlara farklı şeyleri anlatmak için o farklılığın içinde olmak yerine örf ve adet çerçevesinde anlatmak daha uygun olacaktır. Örnek olarak metal müzik dinleyip o müziği yapan insanlar gibi yaşamak. Son yıllarda yapılan araştırmalarda insanların boşluğa düşmesi ve depresif yaşaması kendi iç dünyasından ayrılıp başka dünyalara geçmeye çalışması ile açıklanmıştır. İnsan özünde ne ise o şekilde yaşamalıdır. Başka kılıflar uydurdukça kendi benliğini kapatmaktan başka bir şey yapmaz. Bunu da güneşin balçıkla sıvanması olarak örnekleyebiliriz.

Biz özümüzde ne isek nereden geliyorsak o şekilde yaşamalıyız. İnsanlar hep konuşur herkes senden bir şeyler bekler. Ama sen iyi olduğuna inandığın şeylerin peşini bırakmamam lazım. Elbette dinleyeceksin insanları, büyüklerimizi. Bizim soracağımız, ne yapalım değil, şunu yaparken ne yol izleyelim olmalı. Farklı fikirde sunabilir. Ona da açık olmalı, sana uyan her şeye açık olmalı. Öğretmen olmak istemesin belki, sana göre değildir. Seni yansıtan en iyi şeyi bulmalısın ve ona inandığını insanlara göstermelisin. Bunu da farklı bir kimliğe bürünerek değil kendi özünle yapmalısın.

Herkeste bir özenti ve başkaları gibi olma. Sıkıntımız bu. Bunun en düşük boyutu duyduğun değişik bir kelimeyi seninde kullanman, en büyüğü ise yabancı kültürlere özenti. Bir Amerikalı gibi yaşamak seni modern kılmaz, ya da ünlü bir sanatçı gibi yaşanmaya çalışılınca onun saygınlığına sahip olunmaz. Bu ayrıntı hep kaçırılıyor. Her şeye ilgi duyulabilir. Ama onların yolundan gitmek genelde zaman kaybından başka bir şey olmuyor. Tıpkı dizilerde görülen yaşam tarzlarının bize uymaması gibi. Herkesin Dünya’sı farklıdır. Yabancılaşma işte buradan başlıyor. Zaten amaçları da bu değil mi. Kim mi bunlar ? Var mı sizce bir önemi. Ben söylüyorum size tek sıkıntımız kendi benliğimizi unutmamız. Sözde modern ülkelerin anılan teknolojileri ve yaptıkları aslında bizim zamanında onlara kazandırdığımız değerlerden ibaret olduğunu unuturmamalıyız. O cevherler fazlası ile bizde var zaten.

Çok bilmek akıllılık değildir. Fikir yürütmektir akıllılık, kişiye yol gösterebilmektir. Eğer yaşıyorsak başkaları için şu şekilde yaşamalıyız: Doğru, dürüst ve ahlak timsali olarak. Başkalarının yaptığını, bir başkasına örnek olacağını unutma. O yüzden neslimizden gelen bu bayrağı hakkı ile bizden sonrakilere teslim etmeliyiz.

 Öne Çıkanlar

 

Benzer Sayfalar



Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi