Hür Katip | Bilim Kültür Sanat Edebiyat

A HARFİ İLE BAŞLAYAN KIZ VE ERKEK İSİMLERİ VE ANLAMLARI

ÇOCUĞUMA HANGİ İSMİ VEREBİLİRİM?

AKÇORA: (Tür.) Er. - İyi ruhlar.

AKDA: (Ar.) Ka. - Himaye altında olan cariye, kadın, köle.

AKDEMİR: (Tür.) Er. - Demir gibi güçlü ve temiz yürekli. Yigit.

AKDOĞAN: (Tür.) Er. - (bkz. Dogan).

AKDORU: (Tür.) Er. - Dorugu bulutlu dag.

AKEL: (Tür.) Er. 1. Dogru, dürüst isleryapan kimse. Dürüst, güvenilir erkek.

AKERGİN: (Tür.) Er. - (bkz. Akerman).

AKERMAN: (Tür.) Er. - Dürüst, soylu, temiz kisi.

AKGİRAY: (Tür.) Er. - (bkz. Akergin)

AKGÜL: (Tür.) Ka. - Beyaz gül.

AKGÜN: (Tür.) Er. - Mutlu, sevinçli gün.

AKHAN: (Tür.) Er. - Dürüst hakan.

AKALP: (Tür.) Er. - Cömert, eli açık yigit.

AKIMAN: (Tür.) Er. - Cömert, eli açık kimse.

AKIN: (Tür.) Er. - Her engeli asan, güçlüklerden yılmayan, hızlı hareket kabiliyetine sahip.

AKINALP: (Tür.) Er. - Akın yapan yigit. Yigit.

AKINCI: (Tür.) Er. -Osmanlılarda ileri karakol. Ani vurkaçlarla düsmanlarınınmoralini bozan uç süvarileri. Hafif süvari.

AKINER: (Tür.) Er. - (bkz. Akınalp)

AKINTAN: (Tür.) Er. - Tan yeri agarırkenyapılan akın

AKİF: (Ar.) Er. 1. Bir seyde sebat eden. 2. İbadet eden, ibadet maksadıylamübarek bir yere çekilen. İ'tikafa giren. 3. Direnen. M. Akif Er soy: Ünlü sair ve yazarımız. Safahat'ın yazan. İstiklal marsını telif etmistir.

AKİFE: (Ar.) Ka. 1. Bir sey üzerinde azimle duran, sebatlı, kararlı. 2. İbadeteden hanım.

AKİL: (Ar.) Er.- Akıllı, akıl sahibi. Uslu, kavrayıslı. Ali b. Ebi Talib'in kardesi. Akil b. Ebi Talib.

AKİLE: (Ar.) Ka.- (bkz. Akil)

AKİPEK: (Tür.) Ka. - İpek gibi kadın.

AKKOR: (Tür.) Ka. - Isık saçacak aklıga varıncaya kadar ısıtılmıs olan.

AKKIZ: (Ar.) Ka.- Beyaz kadın.

AKMAN: (Tür.) Er. 1. Temiz, beyaz, güzel insan. 2. Yaslı kimse.

AKMANER: (Tür.) Er.- (bkz. Akman).

AKMAR: (Ar.) Ka. - Aylar, yıldızlar.

AKMER: (Ar.) Ka. - Ay gibi beyaz (yüz)

AKNUR: (t.a.i.) Ka. - Beyaz nur.

AKÖZ: (Tür.) Er. - Özü sözü dogru kisi, temiz kisilikli.

AKPINAR: (Tür.)- (bkz. Pınar).

AKSAN: (Tür.) Er.- İyi ve temiz tanınmıskimse.

AKSEN: (Tür.) Ka.- Sen aksın, temizsin,dogru ve namuslusun.

AKSEVİL: (Tür.) Ka. - (bkz. Sevil).

AKSIN: (Tür.) Er.- Temiz, dogru, dürüstsün.

AKSOY: (Tür.) Er. - Temiz soylu.

AKSUN: (Tür.) Er. - (bkz. Aksu).

AKSUNA: (Tür.) Ka. -Ak renkli yabanördegi.

AKSUNER: (Tür.) Er.- (bkz. Aksungur).

AKSUNGUR: (Tür.) Er.-Dogan cinsindenbir nevi av kusu. - Aksungur b. Abdullah. Meliksah zamanında Halep'in hakimligini, yöneticiligini yapan Türk Emiri.

AKSU : (Tür.) Ka. 1. Temiz, pırıl pırılsu gibi. 2. Nehir

AKSÜYEK: (Tür.) Er. - Eski Türklerdesoylu anlamında kullanılırdı.

AKSEMSEDDİN: (t.a.i.) Er.- Dinin günesi.- Türk din bilgini ve hekim. (Sam 1389-Göynük 1459).Fatih'in hocasıdır. İstanbul'un fethinde bulundu. Ünlü sahabi komutan Eba Eyyub el-Ensari'nin mezarını buldugu söylenir. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

AKSIN: (Tür.) 1. Az ak, akımsı.2. Derisinde, kıllarında ve gözlerinde dogustan boya maddesibulunmadıgı için her yanı beyaz olan (insan, hayvan). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

AKSİT: (Tür.) Er. - Kutlu ugurlu. 2. Ak. 3. Günes, nur, aydınlık. Aksit Muhammed b. Tugac: İhsidilerdevletininkurucusu.

AKTAY: (Tür.) Er. - Beyaz tay. Türkler'de çok kullanılan bir isimdi.

AKTAÇ: (Tür.) Er. - Beyaz taç.

AKTAN: (Tür.) - Aydınlık, mehtaplı gece.

AKTAR: (Tür.) Er. - Parlak, aydınlık sabah.

AKTAS: (Tür.) Er. - Mermer.

AKTEKİN: (Tür.) Er. - Parlak, görkemli,temiz huylu yigit.

AKTEMÜR: (Tür.) Er. - Akdemir.

ARTİMUR: (Tür.) Er. - (bkz. Aktemur).

AKTOLGA: (Tür.) Er. - (bkz. Tolga).

AKTUG: (Tür.) Er. - (bkz. Aytug).

AKYIL: (Tür.) Er. -Temiz, güzel sene.- Erkek ve kadın adı olarak da kullanılır.

AKYILDIZ: (Tür.) - Aksama dogru dogan parlak yıldız. Çoban yıldızı, sabahyıldızı.

AKYİGİT: (Tür.) Er.- Dürüstlügü ve temizligiyle tanınmıs yigit.

AKYOL: (Tür.) Er. - Dürüst, dogru ve iyi yol.

ALAADDİN: (Ar.) Er. -Dini yüceltmekiçin din ugruna çalısan kimse. Alaaddin Keykubad (1192-1237) Anadolu Selçuklu Sultanı. - Türk dil kuralları açısından "d/t" olarak kullanılır.

ALACAN: (Tür.) Er. - (bkz. Akan).

ALAGÜN: (Tür.) Ka. - Yazın günes buluta girdigi zamanki gölgeli hava.

ALAMET: (Ar.) Ka. 1. İsaret, iz, nisan.2. Remiz, sembol. 3. Belirti, emare. 4. Çok iri, sasılacak büyüklükte (mec.).

ALANALP: (Tür.) Er. - Ülke alan, fetheden, fatih.

ALANAY: (Tür.) Er. - (bkz. Alanalp).

ALANER: (Tür.) Er. - (bkz. Alanalp).

ALANGOYA: (Mog.) Ka. 1. Altın geyik. 2. Ünlü Mogol destanının kutsalsayılan kadın kahramanı.

ALANGU: (Tür.) Er. -Altın geyik.

ALANUR: (Ar.) Ka. - (bkz. Nur).

ALAPINAR: (Tür.) Ka. - (bkz. Pınar).

ALATAN: (Tür.) Er. - Günes dogmadanönce ufukta beliren karısık renkler.

ALATAY: (Tür.) Er. - Derisinde beneklerolan tay.

ALCAN: (Tür.) Ka. - Can alıcı güzel. Can alan, cesur, yürekli.

ALEMDAR: (a.f.i.) Er. 1.Bayrak veyasancak tutan, tasıyan, bayraktar, sancaktar. 2. İse önderlik eden. Alemdar Mustafa Pasa: Osmanlı veziri.

ALEV: (Tür.) Ka. 1. Atesten ve yanıcıcisimlerden çıkan parlak, çesitli sekillere giren gazlardan meydana gelen seffaf dil, yalım. 2. Ask atesi, sevda. 3. Alımlı, cazibeli kadın.

ALGAN: (Tür.) Er. - Alan, fetheden, fatih.

ALGIN: (Tür.) Er. 1. Güçlü, iyi, güzel,sıcakkanlı, sevimli. 2. Sevdalı, asık, vurgun. 3. Hızlı akan su. 4. Renksiz, cılız, zayıf.

ALGUHAN: (Tür.) Er. - Çagatay hanlıgı hükümdarı. (1266). Orta Asyayı ele geçirip HarezmdenAfganistan'a kadar sınırlarını genisletti. Cengiz'in yasalarını siddetle uyguladı.

ALGUN: (Fars.) Ka. 1. Aklı alınmıs. 2. Al renginde, koyu ve parlak pembe.3. Tümsek, tepe.

ALGUNE: (Fars.) Ka. 1. Serap. 2. Allık.

ALGÜL: (Tür.) Ka. - Kırmızı gül.

ALİ: (Ar.) Er. 1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Hz. Ali: Ebu Talib'in oglu. Peygamberimizinamcazadesi ve kızı Fatma (r.anha)'nın kocası. Dördüncü halife.

ALİCAN: (a.f.i) Er. - Ali ve can isimlerinin bir araya gelmesinden meydana gelmistir. - (bkz. Ali ve Can).

ALİCENGİZ: (a.t.i.) Er. - Akla gelmez,seytanca, beklenmedik ve umulmadık tarzda anlamlan ile "Alicengiz oyunu" deyiminde geçer.

ALİGÜHER: (a.f.i.) Er. - Yaratılısı ve mayası yüce ve degerli olan.

ALİ HAN: (a.t.i.) Er. - Yüce han.

ALİKADR: (Ar.) Er. 1. Yüksek kıymette olan, çok kıymetli, çok takdir edilen, çok saygıdeger. 2. Meshurbir çesit lale.

ALİM: (Ar.) Er. 1. Çok okumus, bilgin.,2. Çok bilen. 3. Sonsuz. İlim sahibi.Allah'ın sıfatlarındandır. Kur'an'da Cenab-ı Hakk'ın ismi olarak 13 yerde geçer. "Abd" takısı alarak da kullanılır.

ALİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Alim).

ALİNAK: (Tür.) Er. - Dogru, güvenilir.

ALİSAH : (a.f.i.) Er. - Hükümdarlarınen yücesi. Alisah Taceddin. (?-1324). İlhanlı veziri.

ALİŞAN: (a.f.i.) Er. - San ve serefi yüce ve yüksek olan çok degerli.

ALİYAR : (a.f.i.) Er. 1. Yar, dost, sevgili. 2. Alinin dostu, sevgili adı. 3. Yüce dost. - Birlesik isim

ALİYE: (Ar.) Er. - Yüce, yüksek, bir seyin en yukarısı, tepesi. - (bkz. Ali).

ALKAN: (Tür.) Er. - Kırmızı kan. Alkan bey: Türk denizci. Selçuklularınegemenligindeki İznik'te Ebu'l-Kasım'ın donanma komutanı.

ALKIM: (Tür.) Er. - Gökkusagı. Alkım(Ulug Bahadır) Türk Arkeolog.

ALKIN: (Tür.) Er. 1. Sevdalı, asık, vurgun. 2. El çırpma, övme.

ALKUR: (Tür.) Er. - Hep, bütün, herkes.

ALLAHVERDİ: (a.t.i.) Er. - İran'da yasayan bir Türkmen kabilesinin adı.

ALP: (Tür.) Er. 1. Eski Türklerde kahraman, yigit, cesur, bahadır, pehlivan.2. Seyfi kola mensup, savasçı, fütüvvct ehli. Alperen, Alpgazi. Bu isim İslam'dan sonra da Türkler arasında kullanılmaya devam etti.

ALPAGU: (Tür.) Er. 1. Tek basına düsmana saldıran yigit. 2. Eski Türklerdebir rütbe adı. 3. Eski Türklerde bir kurt adı.

ALPAGAN: (Tür.) Er. - Cesur, yigit, kahraman.

ALPAK: (Tür.) Er. - Dürüst, kahraman,yigit.

ALPARTUR: (Tür.) Er. - Kendine güveni olan yigit.

ALPASLAN: (Tür.) Er. - Arslan gibi cesur ve yigit, savas beyi. Büyük Selçukluhükümdarı. Selçukluların en büyük zaferi sayılan Malazgirt zaferi onundur (l071).

ALPAY: (Tür.) Er. - Cesur, yigit kimse.

ALPAYDIN: (Tür.) Er. - (bkz. Alpay).

ALPBİKE : (Tür.) Er. - genç, delikanlı,(bkz. Alp).

ALPÇETİN: (Tür.) Er. - (bkz. Alpay).

ALPDE.MİR: (Tür.) Er. - (bkz. Alpay).

ALPDOGAN: (Tür.) Er. - Dogustan yigit olan.

ALPER: (Tür.) Er. - (bkz. Alp).

ALPEREN: (Tür.) Er. - Yigit, bahadır.

ALPERTUNGA: (Tür.) Er. - EfsaneviTürk hükümdarı ve destan kahramanı. M.Ö. 626 yıllarında yasayıp İranlılarla uzun savaslara giren Turan (Saka) hükümdarı oldugu söylenir. Türk, İran, Arap, Hint, Eski Yunan ve Asur kaynaklarında kendisinden degisik adlarla bahsedilir.

ALPGİRAY: (Tür.) Er. - Yigit hükümdar.Kırım veliahtı. Bir ara Kırım Hanı da oldu.

ALPHAN: (Tür.) Er. - Yigit hükümdar.

ALPKAN: (Tür.) Er. - Yigit soydan gelen.

ALPKIN: (Tür.) Er. - Keskin kılıç.

ALPMAN: (Tür.) Er. - Yigit, cesur, kahraman.

ALPNUR: (Tür.) Ka. - (bkz. Alp).

ALPSOY: (Tür.) Er. - (bkz. Alpkan). Yigit ve cesur soya mensub.

ALPTEKİN: (Tür.) Er. - Kahraman sehzade. Birlesik isim. Alp: Kahraman,Tekin: Sehzade.

ALTAN: (Tür.) Er. 1. Sabahın günes dogarkenki zamanı. 2. Hakanlara verilenunvan, sultan, padisah.

ALTAY: (Tür.) Er. 1. Asya'da Batı Sibirya ile Mogolistan'ı ayıran daglık bölge. 2. Altay daglanbölgesinde yasayan Türklerin genel adı.

ALTIN: (Tür.) Ka. 1. Parlak, san renkte, paslanmayan, kolay islenebilen,ziynet esyası olarak da kullanılan maden, zer, zeheb. 2. Örfte kadın adı olarak kullanılır. Zerrin (bkz. Zerrin).

ALTINBASAK: (Tür.) Ka. - Degerli kimse.

ALTINBİKE: (Tür.) Ka. - (bkz. Altınbasak).

ALTINISIN: (Tür.) Ka. - Isıgın en güçlü anı.

ALTINİZ: (Tür.) Ka. - (bkz. Altınısık).

ALTINTAÇ: (Tür.) Ka. - Altından taç.

ALTUG: (Tür.) Er. - (bkz. Tug).

ALTUNAY: (Tür.) Er. - Ay'ın san renkli hali

ALTUNÇ: (Tür.) Er. 1. Bakır alasımı.2.Kırmızı bakır. 3. Kırmızı, al gözlü.

ALTUNER: (Tür.) Er. - Degerli kimse.

ALTUNHAN: (Tür.) Er. - Zengin hakan.Türklerin, Çin'de hüküm süren Türk-Mogol hükümdarlarına verdikleri ad.

ALYA: (Ar.) Er. 1. Yüksek yer, yükseklik.2. Gök, sema.

AMANULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın bagıslaması. Allah'ın koruması.

AMİD: (Ar.) Er. 1. Çok hasta. 2. Ask hastası. 3. Baslıca nokta. 4. Önder, sef, komutan. 5. Diyarbakır'ıneski adı. Ortaçag'da İslam Türk devletlerinde kullanılan bazı unvanlar ve memuriyet isimleri.

AMİL: (Ar.) Er. 1. Fail, yapan, isleyen.2. İslam devletlerinde zekat, vergi tahsildarı veya valiler ve devlet memurlan.

AMİNE: (Ar.) Ka. - Gönlü emin, kalbindekorku olmayan. - Peygamber'in (s.a.s) annesinin adı. (bkz. Emine).

AMİR: (Ar.) Er. 1. Mamur eden, senlendiren.2. İmar olunmus. 3. Devlete ait. 4. Kendisine baglı görevliler bulunan. Amir b. Abdullah b. Mes'ud: Tabiindcndir. İslam fıkıh bilgini.

AMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Amir).

AMMAR (Ar.) Er. 1. Memur eden. 2. Bayındırlastıran. (bkz. Amir). - Ammar b. Yasir. Sahabeden. İlkmüslüman olanlardandır. Çok iskence gördü. Habesistan'a hicret etti. Annesi ilk İslam sehidcsi Sümeyye (r. anha)'dir.

AMR: (Ar.) Er. - Uzun yasamak, uzun ömürlü olmak. Amr b. Madikerib: 631'de Medine'ye gitti vemüslüman oldu. Çok yaslıyken bile iyi savastı.

AMRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Amr).

AMUZ: (Fars.) Er. - Bilen, ögrenmis, ögreten.

ANBER: (Ar.) Ka. 1. Ada balıgının bagırsaklarında toplanan yumusak, yapıskan ve misk gibi kokan, külrenginde madde. 2. Güzel koku. 3. Güzellerin saçı.

ANDAK: (Tür.) Er. - Hemen, o anda. - Erkek ve kız adı olarak kullanılır.

ANGIN: (Tür.) Er. 1. Tanınmıs, ünlü, namlı. 2. Bayındır.

ANI: (Tür.) - Yasanmıs olaylardan bellegin sakladıgı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ANIL: (Tür.) Ka. 1. Anılmak eylemi. 2. Meshur, ünlü. 3. Hatırlanan.

ANİF: (Ar.) Er. 1. Sert, siddetli. 2. Hasin. 3. Geçmiste, pek yakında, burnunucu denecek kadar yakından geçen. 4. Biraz önce, belirtilen, bahsedilen.

ANİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Anif).

ARAF: (Ar.) Er. 1. Cennet ile cehennemarasındaki yer. 2. Sert, tepe. 3. Adetler, usuller. Arafat: Mekke'nin yakınında bulunup hacıların arefe günü durdukları yerdir. Bu durus haccın rükünlerindendir.

ARAL: (Tür.) - Birbirine yakın adalartoplulugu. Orta Asya'da bir göl.

ARAM: (Fars.) Ka. 1. Dinlenme, sükun,karar. 2. Rahat, huzur, istirahat. 3. Oturma, eglenme, ikamet etme.

ARAMCAN: (Fars.) Ka. -1. Gönül rahatı. 2. Sevgili, sevilen güzel.

ARAMDİL: (Fars.) Er. 1. gönül rahatı.2. Sevilen güzel. 3. Yer mekan.

ARCA: (Ar.) Ka. -1. Temiz, namuslu.2. Aksak, topal.

ARDA: (Tür.) Er. 1. Eskiden bazı çavuslarınelde tuttukları uzun degnek. 2. İsaret için dikilen degnek. - 3. Çıkrıkçı kalemi. 4. Sonra gelen.

ARDALI: (Tür.) Er. - (bkz. Arsal).

ARDAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arsal).

AREF: (Ar.) Er. 1. Pek maruf, çok bilinen. 2. Arif, anlayıslı ve bilgili.

AREFE: (Ar.) Ka. 1. Arife, dini bayramlardanbir evvelki gün. 2. Bir önceki gün.

AREL: (Tür.) Er. - Temiz, dürüst kimse.

ARGU: (Tür.) Er. 1. İki dag arası, uçurum. 2. Orta Asya'da Issık gölü çevresinde Çu ve Talashavzalarında yasamıs Kırgızların en büyük boyu. Argu Türkleri.

ARGUN: (Tür.) Er. 1. Zayıf, güçsüz, düskün, dermansız, zebun. 2. Yanyana iki kamıs düdügünden veyakartal kemiginden yapılmıs kaval. - Argun: İlhanlı hükümdarı. Abaka Han'ın oglu.

ARGÜN: (Tür.) Er. - Temiz, aydınlık gün.

ARGUN SAH: (Tür.) Er - (bkz. Argun). Argunsah. (Nizameddin) AnadoluSelçuklu Sultanı Kılıç Aslan II'nın oglu. Babası ülkeyi ogullan arasında pay edince, hissesine Amasya düsmüstü.

ARHAN: (Tür.) Er. - Üstün nitelikli, gururlu bakan.

ARICAN: (Tür.) Er. - Temiz, dogru kimse.

ARIÇ: (Tür.) Er. - Barıs, asayis.

ARIER: (Tür.) Er. - Çalıskan kimse.

ARİF: (Ar.) Er. 1. Meshur, çok tanınmıs,mütearif. 2. Bilgi sahibi. Bilen, bilgili, irfan sahibi. 3. Sıbyan mektebi hocası veya kalfası.

ARİFE: (Ar.) Ka. - Bilgi ve irfan sahibikadın. Uyanık, ince ruhlu, latif.

ARIHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arhan).

ARIKAL: (Tür.) Er. - Temiz, dogru, dürüst kal.

ARIKAN: (Tür.) Er. - Temiz soy.

ARIKHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Arhan)

ARIN: (Tür.) Er. 1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe. Dagların, tepelerinyüzü.

ARINÇ: (Tür.) Er. 1. Temiz, saf, arı. 2. Barıs.ARISAL: (Tür.) Er. - An gibi çalıskan kimse.

ARISAN: (Tür.) Er. - Temiz, dogru tanınmıs kimse.

ARISOY: (Tür.) Er. - (bkz. Arısan).

ARITAN: (Tür.) Er. - Temizleyen, arı duruma getiren.

ARKAN: (Ar.) Er. 1. Temiz, ari kandangelen. 2. Üstün galip. Arkan (Seyfı) Türk mimar (1903-1966).

ARKIN: (Tür.) Er. - Yavas, agır, sakin,gelecek yıl.

ARKUT: (Tür.) Er. - Temiz, ugurlu, kutlu.

ARMAGAN: (Fars.) 1. Hediye, peskes,tuhfe, bergüzer. 2. Birinin gördügü ise veya basarısına karsılık olarak verilen sey, mükafat.3. Bir ilim adamını tanıtmak veya çalısmalarından ötürü mükafatlandırmak maksadıyla adına çıkarılan ilmi eser. (Köprülü Armaganı). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ARMAN: (Fars.) Er. 1. Hasret, özleme.2. Zahmet, sıkıntı. 3. Teessüf. 4. Pismanlık.

ARMİNE: (İbr.) Ka. - İbranice isim. (bkz. Emine).

ARRAF: (Ar.) Er. l Falcı, kahin. Müneccim. 2. Hekim. 3. Göçebe Arap asiretlerinin örfe vakıf umumibilgileri.

ARRAFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Arraf).

ARSAL: (Tür.) Er. - Temiz huylu, namuslu.

ARSEBÜK: (İ.) Er. - 1. Temiz ruhlu ve çabuk. 2. Toy. 3. Namus konusundatitiz.

ARSLAN: (Tür.) Er. 1. Kuvvet ve saldırganlıgıyla tanınan hayvan, esed, sir. 2. Cesur adam, bahadır. 3.Bir çesit çiçek. Arslan Argun: Alpaslan'ın oglu (1097).

ARSLANGİRAY: (Tür.) Er. Cesur, korkusuz han. Arslan Giray: Kırım hanı (1702-1767).

ARSLANSAH: (Tür.) Er. - Arslan gibi cesur ve yigit sah, kral. Cesur komutan.Arslan Sah: Kirman Selçuklu hükümdarı (l 145). ,

ARTAN: (Tür.) Er. 1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.

ARTUÇ: (Tür.) Er. - Ucu sivri demirledonanmıs mızrak.

ARTUK: (Tür.) Er. - Selçuklu Emiri. (XI. yy.). Selçukluların ünlü hakanı Alpaslan'ın emrinde Malazgirtsavasına katıldı.

ARÜSEK: (Fars.) Ka. 1. Gelin, küçükgelin. 2. Bebek gibi güzel kız. 3. İslemecilikte kullanılan yesil parlak sedef. 4. Ates böcegi. 5. Küçük bir mancınık çesidi.

ARZIK: (Tür.) Er. - Dindar, sofu.

ARZU: (Ar.) Ka. 1. İstek, bahsis. 2. Emel, heves, meyl. 3. Özlemek, müstakolmak. "Arzum" olarak da kullanılır. Meshur halk hikayelerinde Kamber'in sevgilisi.

ARZUMAN: (Ar.) Ka. - (bkz. Arzu).

ASAF: (Ar.) Er. 1. Vezir. 2. Erdem, ileri görüslülük, yönetimde basarı. Hz. Süleyman'ın ünlü veziri.Süleyman (a.s.)'ın en çok güvendigi kisiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üzerine yorumlandı. Daha sonra padisahın vezirlerine Asaf unvanı verildi.

ASAL: (Tür.) Er. - Baslıca, esaslı, temel.

ASALET: (Ar.) Er. - Soy temizligi, soyluluk.

ASENA: (Tür.) Er. - Kurt.

ASFA: (Ar.) Er. - Çok saf, en temiz, halis.

ASGAR: (Ar.) - En küçük, daha küçük.- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ASHAB: (Ar.) Er. 1. Sahib'in çogulu.2. Hz. Muhammcd (s.a.s)'i görüp ona tabi olan kisiler. İnsanlık aleminin en seçkin simaları ve örnek neslidirler. Haklarında varid olan naslarla korunmuslar, Allah'ın yardımını müsahade etmisler ve büyük peygamberin ögretilerini harfiyyen yasamıslardır. Ashab-ı Kiram: Yüce sahabeler.

ASIF: (Ar.) Er. - Pek sert, pek siddetli,siddetle esen.

ASIFE: (Ar.) Ka. - Siddetle esen rüzgar.Kur'an'da Yunus 22, İbrahim 18 ve En'am suresi 81. ayetlerde geçer.

ASİL: (Ar.) Er. 1. Saglam. 2. İyice köklesmis, yüksek duygularla hareket eden. 3. Kendi kendine hareketeden. 4. Soyu, sopu belli. Necip.

ASIM: (Ar.) Er. 1. Yasak, yanına yaklasılamayan. 2. Günahtan, haramdançekinen. 3. İffetli, afif, ismetli, perhizkar. Asım b. Umeyr: (749). İslam komutanlarından. Maveraünnehir fethine katıldı ve yigitligiyle ün saldı.

ASIMA: (Ar.) Ka. - (bkz. Asım).

ASİME: (Fars.) Er. - Akılsız, beyinsiz,saskın, sersem. - İsim olarak kullanılmaz.

ASİYE: (Ar.) Ka. 1. Sütun, direk, kolon.2. Mersingiller, mersin agacı türünden agaçlar. 3. İsyan eden, itaatsiz, baskaldıran, serkes, bagi. 4. Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen, günahkar. 5. Haydut, saki. -Bu isim Rasulullah tarafından yasaklanmıstır. İçerdigi anlam İslami anlayısa terstir.

ÂSİYE: (Ar.) Ka. - 1. Kederli üzüntülü.Musa (a.s.)'ı daha bebekken Nil'den kurtarıp sarayda büyüten ve sonra onun peygamberligine iman eden kadın. Kur'an'da Fir'avun'un karısı oldugu belirtilmistir. Fakat ismi zikredilmemistir. - (bkz. Kasas: 9; Tahrim: 11). Firavun'a karsı gelerek müslüman olmustur. Tahrim suresinde mü'mine bir kadının en son noktada yapması gerekenlere örnek olarak gösterilen hanım.

ASKER: (Ar.) Er. 1. Ordu, ordu örgülüyleilgili. Vazife yapan. 2. Ülke savunmasında istihdam edilmek üzere egitilip donatılan kimse. 3. Rütbesiz asker, er.

ASKERÎ: (Ar.) Er. - Orduya mensup. Orduyla alakalı. Askeri (Ebu Ahmed el-Hasan b. Abdullah el):Zamanının ünlü alimlerdendir (903-993). Ebu Davud esSicistani'nin talebesiydi.

ASLI: (Ar.) Ka. 1. Asıl, tek, dip, kütük,temel, esas, kaide, kural, hakikat. 2. Soy, sop, nesep. 3. Bir seyin belli baslı kısmı, baslangıç, bas yer, sıhhat. 4. Hakiki, esaslı, halis, safi. 5. Esasen, zaten, baslıca, en ziyade, hakikaten.

ASLIHAN: (a.t.i.) Ka. - Aslı ve Han kelimelerinden türetilmis birlesik bir isimdir. Kerem ile Aslı hikayesinin kadın kahramanıdır. Güzelliginin yanında saçlarının uzunlugu ve gürlügünden bahsedilir.

ASRİ: (Ar.) Er. - Zamana uygun, çagdas.

ASUDE: (Fars.) Ka. 1. Rahatlamıs, sükuna ermis, keder ve sıkıntıdan uzak, müsterih. 2. Sakin, sessiz.

ASUMAN: (Fars.). - Gök, sema, felek.Asuman ile Zeycan hikayesinin erkek kahramanı. Dogu Anadolu'da yaygın olarak anlatılır. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

ASUTAY: (Tür.) Er. - Hırçın tay.

ASYA: (Tür.) Ka. - Dünyadaki kıtaların en büyügü.

Devamı İçin Tıklayınız...

 Öne Çıkanlar

 

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi