
İNŞİRAH SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI, ARAPÇA YAZILIŞI, TEFSİRİ VE ÖNEMİ
Mekke döneminde inmiştir. 8 âyettir. İnşirah, açılmak, genişlemek demektir.
1-Elem neşrah leke sadrâk.
2-Ve vada’nâ ’anke vizrâk.
3-Elleziy enkada zahrâk.
4-Ve refa’nâ leke zikrâk.
5-Feinne me’al’usri yusrâ.
6-İnne me’al’usri yusrâ.
7-Feizâ ferağte fensab.
8-Ve ila Rabbike ferğab.
İNŞİRAH SURESİ ANLAMI
1-Senin kalbini açıp genişletmedik mi?
2-3-Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
4-Ve senin şanını yüceltmedik mi?
5-Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
6-Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var.
7-O halde önemli bir işi bitirince hemen diğerine koyul.
8-Ve yalnız rabbine yönel.
İNŞİRAH SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ ﴿١
وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ ﴿٢
اَلَّـذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ ﴿٣
وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ ﴿٤
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ ﴿٥
اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ ﴿٦
فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ ﴿٧
وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ ﴿٨
İNŞİRAH SURESİ NUZÜLÜ
Mushaftaki sıralamada doksan dördüncü, iniş sırasına göre on ikinci sûredir. Duhâ sûresinden sonra, Asr sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
İNŞİRAH SURESİ'NİN KONUSU
Sûrede Yüce Allah’ın Hz. Peygamber’e mânevî lütufları özetlenmekte, her güçlükle birlikte mutlaka bir kolaylığın olduğu bildirilerek Mekke’de putperestlerin baskısı yüzünden sıkıntı çeken Resûlullah ile müslümanlara teselli ve ümit verilmekte; onlardan Allah’a ibadet ve itaatlerini sürdürmeleri istenmektedir.
İNŞİRAH SURESİ TEFSİRİ
“Senin kalbini açıp genişletmedik mi?” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki “şerh-i sadr” kavramını Râgıb el-İsfahânî, “kalbin ilâhî bir nur ile Allah tarafından bir huzur ve sükûnet, bir rahatlık ile genişletilmesi” şeklinde açıklamıştır (el-Müfredât, “şrh” md.). Hz. Peygamber’in kalbinin açılıp genişletilmesi ifadesini, Zümer sûresinin 22. âyeti de dikkate alındığında, onun beşerî idrak kapasitesinin vahiy ile arttırıldığına ve âzami seviyeye çıkarıldığına işaret olarak anlamak uygun olur. Müfessirler bunu, ona indirilen vahyi anlaması, koruması ve peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için kendisine verilmiş olan zihin açıklığı, mâneviyat yüksekliği gibi mânalarla da açıklamışlardır. Bazı müfessirler ise Duhâ sûresinin devamı mahiyetinde olan bu âyetlerde, bir süre ara verilmiş olan vahyin yeniden başlamasıyla Hz. Peygamber’in mâneviyatının güçlendirildiğine değinildiği kanaatindedir.
2 ve 3. âyetlerde, Resûlullah’ın belini büktüğü bildirilen “yükün kaldırılması”ndan maksadın ne olduğu konusunda değişik açıklamalar yapılmıştır (bk. Râzî, XXXII, 4-5). Bize göre Allah’ın bir lütuf olarak onun omuzlarından kaldırdığı yük iki şekilde açıklanabilir: a) Arasında yaşadığı topluluğun inanç ve ahlâk yönünden içine düştüğü durumdan dolayı duyduğu ıstırabın, Allah’ın kendisini vahye mazhar kılıp kalbine ümit ve ferahlık vermesi suretiyle dindirilmesi veya hafifletilmesi; b) Tevhid inancını ve insan ilişkilerinde adalet, dürüstlük, merhamet, iyilikte yardımlaşma gibi erdemleri hâkim kılma mücadelesinde birçok ilâhî destek ve inayete mazhar kılınması.
Hz. Peygamber’in “şanının yüceltilmesi”ne müfessirler, Resûlullah’ın adının mukaddes kitaplarda zikredilmesini ve geleceğinin müjdelenmesini, kelime-i şehâdette onun isminin Allah’ın ismiyle birlikte yer almasını, gökyüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle anılmasını, Kur’an’da Allah’a itaatle birlikte ona da itaat edilmesinin emredilmesini örnek gösterirler (bk. Şevkânî, V, 542). Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olması da (bk. Enbiyâ 21/107) onun şanının yüceltildiğini ifade eder. Ayrıca erken döneme ait olan bu âyeti, ileride Resûlullah’ın isminin ve tebliğ ettiği dinin bütün dünyada tanınıp yayılacağını bildiren bir müjde olarak anlamak da mümkündür. Yine, Kur’an’da onun müstesna niteliklerini, Allah katındaki konumu ve değerini açıklayan âyetler de bu bağlamda “şanını yüceltme” olarak değerlendirilebilir.
Hz. Peygamber ve arkadaslari Mekke döneminde müsriklerin giderek türlü iskencelere kadar varan baskilarindan aci çekiyorlardi. Bu durum hem peygamberi hem de müminleri üzüyordu. Yüce Allah resulünü ve müminleri teselli edip gönüllerini rahatlatmak için bu âyetleri indirerek sikintilardan sonra ferahligin ve basarinin gelecegini müjdelemistir. Rivayete göre bu sûre inince Hz. Peygamber, 5 ve 6. âyetlerde güçlügün yaninda kolayligin da bulunacaginin iki defa zikredilmesini göz önüne alarak kendisine inananlara, “Müjdeler olsun! Size kolaylik geldi; artik bir güçlük iki kolayliga asla galip gelemez!” buyurmustu (Muvatta’, “Cihâd”, 6; Taberî, XXX, 151).
Oldukça muhtasar ve degisik sekillerde açiklanmaya elverisli olan “O halde önemli bir isi bitirince digerine koyul” meâlindeki 7. âyetle ilgili olarak çok farkli yorumlar yapilmistir (meselâ bk. Taberî, XXX, 152; Râzî, XXXII, 7). Bize göre Ibn Âsûr’un, âyeti herhangi bir özel is ve ibadetle sinirlamadan, “Önemli islerden birini tamamlayinca ardindan baska bir ise yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli islerle degerlendirmis olasin” seklindeki açiklamasi isabetli görünmektedir (XXX, 416-417). Bu yoruma göre âyette Resûlullah’a ve onun sahsinda müslümanlara bütün vakitlerini hayirli ve yararli faaliyetlerle degerlendirmeleri, ibadet, dua, teblig ve irsad gibi dinî faaliyetlerin de; çalisma, üretme, ögrenme-ögretme, yardimlasma ve dayanisma gibi dünyevî faaliyetlerin de hakkini vermeleri istenilmistir. Son âyette ise kisinin, gerek çalismasinda gerekse ibadetinde yalniz Allah’a yönelmesi, her isini öncelikle O’nun rizasini gözeterek yapmasi, ne diliyorsa O’ndan dilemesi, ne istiyorsa O’ndan istemesi emredilmistir.
İNŞİRAH SURESİ DİNLE